Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Dinler Tarihi Ansiklopedisi: Ä°slam Dini


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 28.11.2007 tarihinde bosnak tarafından, Medeniyetler, Ãœlkeler ve Dünya Tarihi bölümünde paylaşılmıştır ve 2587 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Ä°slam Dini

Hz. Muhammet’in getirdiÄŸi, Tanrı buyruÄŸuna inananların dini ve uygarlığı.


Arapça seleme (Tanrı’ya tamamen baÄŸlanmak) kökünden gelen Ä°slâm sözcüğünün karşılığı «Tanrı’ya ve onun buyruklarına kayıtsız ÅŸartsız inanan»dır. Bu sözcük aynı zamanda, Hz. Muhammet aracılığıyla ilkeleri bildirilen ve Müslüman adı verilen (Arapça Ä°slâmlığı kabul eden. anlamına, müslim’den) 600 milyon insanı bünyesinde toplamış büyük bir dinin de adıdır.

Çok kısa bir süre içinde bütün dünyaya yayılan Ä°slâm dini, bu hızlı geliÅŸmesini özellikle, ilk mensuplarının savaşçılık yeteneÄŸine borçludur. Endonezya’dan Ä°spanya ve Güney Afrika’ya kadar bu din, çok deÄŸiÅŸik uluslar ve kavimler arasında, ilgi çekici ve ÅŸaşılacak bir kültür birliÄŸi kurmayı da baÅŸarmıştır.

Ä°slâm’ın yayılışı


Gerçekte, Ä°slâm dininin böyle hızla geliÅŸip yayılmasını yalnız kutsal savaÅŸlarla fetihlere baÄŸlamak yetersizdir. Bunda, Hz. Muhammet’in Kur’an aracılığıyla yaydığı ilkelerin ve kuralların gerçeklere uygunluÄŸu, sadeliÄŸi, geçerliliÄŸi de büyük etken olmuÅŸtur. Ä°slâm inancında, Ä°brahim, Musa ve Ä°sa peygamberlerden sonra en büyük ve özellikle «son» peygamber, Hz. Muhammet’tir.

Hz. Muhammet, 571 yılına doÄŸru Arabistan’ın Mekke ÅŸehrinde, soylu bir aileden doÄŸdu. Ticaret kervanı yöneticisi olarak çalışıyordu. Allah tarafından ve onun adına konuÅŸmak üzere peygamber (haberci) seçildiÄŸinde kırk yaÅŸlarındaydı. Ä°nsanlığa, Tanrı’dan getirdiÄŸi birtakım yeni önerileri vardı. Toplum iliÅŸkilerini yeniden düzenleyecek olan bu öneriler yeni bir dinin ilkeleri oluyordu. Açıklamalarının tamamı, daha sonra, Ä°slâm’ın kutsal kitabı Kur’an’ı oluÅŸturan 114 surede toplanacaktı.

Kur’an’ın Tanrı tarafından Hz. Muhammet’e vahyedilmesi 22 yıl, 2 ay, 22 günde tamamlandı. Hz. Muhammet, yeni bir dinin kurucusu olarak görevlendirildikten hemen sonra en yakınlarını (eÅŸi Hatice, amcasının oÄŸlu Ali, arkadaşı Ebubekir gibi) kendi inancına davet etti. Bunlar ilk Müslümanlardı.

Sonra Hz. Muhammet bütün Mekkelileri «Tanrı birdir ve Muhammet onun peygamberidir» ilkesine inanmağa davet etti. O, yeni bir dinin habercisi ve müjdecisiydi. İyilik, doğruluk, güzellik esasına dayanan bu din, insanlar arasında adalet, kardeşlik ve sevgi ilişkilerini kurmağa ve huzurlu bir dünya yaratmağa yönelikti.

Tepkiler

Genç peygamberin önerileri çeÅŸitli tepkilere neden oldu. Kimi tereddüt ediyor, kimi onun dediklerine inanıyordu. Ne var ki, Mekke ileri gelenleri arasında, bu yeni akım bazı çıkarcıların iÅŸine gelmemiÅŸti. Hz. Muhammet’in önerdiÄŸi yeni adaletli toplum düzeni onların yararlarına karşıydı. Bu yüzden, inananlarla inanmayanlar arasında çetin bir savaÅŸ baÅŸladı. Müslümanlar, her gün biraz daha artarken, onlarla mücadele eden, onlara eziyet eden müşriklerin (inkarcılar) acımasızlığı da o oranda artıyordu.

Bu eziyetlere dayanamayan bir bölük Mekkeli Müslüman’ın HabeÅŸistan’a göç etmesi bu yüzden uygun görüldü. Öte yandan artık hayatının tehlikede olduÄŸu iyice anlaşılan Hz. Muhammet de daha güvenli çalışabilmenin yollarını arıyordu. 620 yılında, Müslümanlığı kabul etmiÅŸ bir grup Medineli onu kendi ÅŸehirlerinde yaÅŸamaÄŸa davet ettiler. Hz. Muhammet bu daveti kabul etti ve en yakın arkadaşı Ebubekir ile birlikte bir gece gizlice Medine’ye göç etti (16 temmuz 622).


Bu tarih, daha sonra Müslümanlar için, tıpkı Milat gibi, bir baÅŸlangıç noktası olarak kabul edildi (Hicrî takvim). Hz. Muhammet, Medine’de bir site devleti kurmak amacıyla Müslümanları örgütlendirdi. Sonra, çevredeki kabileleri Ä°slâm’a davet giriÅŸimlerine baÅŸladı. Öte yandan, Mekkeli müşrikler de onu ve yaymaÄŸa çalıştığı yeni dini ortadan kaldırmak için örgütlendiler ve Hz. Muhammet’e karşı Bedir (624), Uhut (625), Hendek (627) seferlerini düzenlediler. Ama Mekkeliler için bu savaÅŸlar her defasında baÅŸarısızlıkla sonuçlandı.

627 yılında, Müslümanların Kâbe’ye yapacağı toplu hac ziyaretine Mekkeliler izin vermedi ve onları ÅŸehre sokmadı. Hz. Muhammet’in buna karşı herhangi bir tepkide bulunmaması ve hac yapmadan geri dönmesi Müslümanlar arasında önce bazı itirazlara yol açtı. Ama o, günün birinde bu ÅŸehre bir fatih olarak gireceklerine ve kendilerini kabul ettireceklerine inanıyordu. Ne var ki, bunu barış yoluyla yapmak istiyordu. Nitekim 630 yılında, 10 bin kiÅŸilik güçlü bir orduyla Mekke kapılarına gelen ve hac ziyaretini yapmak isteyen Müslümanlara Mekkeliler ÅŸehri çaresiz teslim ettiler. Hz. Muhammet onlara çok iyi davrandı, o güne kadar yapılan hiç bir haksızlığın hesabını sormadı. Bunun üzerine hemen bütün Mekke halkı Müslümanlığı kabul etti.

Hicret’in 9. yılında Arabistan’da yaÅŸayan veya Arabistan dışında, 20 önemli topluluk (Irak, Güney Filistin v.b.) Ä°slâm dinini kabul etti ve Ä°slâm Devleti’ne baÄŸlılığını bildirdi. 632’de, Hz. Muhammet’in Veda haccı diye adlandırılan son Kabe ziyaretinde, onunla birlikte Mekke’ye gelen Müslümanların sayısı 140,000 olmuÅŸtu.

Hz. Muhammet’ten Sonra

Hz. Muhammet 8 haziran 632’de Medine’de vefat etti. Onun yerine Ä°slâm Devleti’nin başına en yakın dostu ve yardımcısı Ebubekir halife seçildi. Ebubekir’den sonra sırayla, Ömer, Osman, Ali halife (Hz. Muhammet’in temsilcisi ve devlet reisi) oldular. Büyük fetihler sonucu Ä°slâm Devleti kısa sürede geniÅŸ bir imparatorluk haline geldi. 661667 yıllarında Hindistan içlerine akınlar yapılıyor, Ä°stanbul kuÅŸatılıyordu.

Kuzey Afrika (Mısır’dan Atlas Okyanusu’na kadar) ele geçirildi (700); Azerbaycan ve Batı Türkistan Ä°slamların oldu (715); Orta Asya ülkeleri (Çin sınırına kadar) Ä°slâm egemenliÄŸine geçti (713); Tarık bin Ziyat komutasındaki ordular Ä°spanya ve İç Avrupa bölgelerini zaptettiler (721). Bütün bu olaylar Emevîler döneminin geliÅŸmeleri arasındaydı. Sonra halifelik, 750 yıllarında Emevîlerden, Abbasîlere geçti Emevîler döneminde baÅŸkent Medine’den Kûfe’ye geçmiÅŸti, Abbasîler döneminde de BaÄŸdat baÅŸkent oldu. Ama artık çok büyümüş olan Ä°slâm bütünlüğünü gereÄŸince korumak güçleÅŸmiÅŸti. Ä°slâm’ın yayılma hızı bu nedenle yavaÅŸladı. Merkez zayıfladıkça, çeÅŸitli bölgelerde güçlü valiler ortaya çıkıyor, böylece bağımsız Ä°slâm devletleri doÄŸuyordu.

Ä°slâmlığı kabul eden Türkler, özellikle Selçuklular ve Osmanlılar yoluyla, Ä°slâmlık ve Ä°slâm uygarlığı daha geniÅŸ alanlara yayıldı ve daha önemli geliÅŸmeler gösterdi. Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ı almasından sonra hilâfet Osmanlılara geçti ve Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu Ä°slâm dünyasının önderi oldu.

İslâm İlkeleri

Ä°slâm’da temel inançlar «Âmentü» adı verilen ilkeyle ifade edilir. Âmentü: 1. Allah’a, 2. meleklere, 3. kutsal kitaplara, 4. peygamberlere, 5. kıyamet gününe, 6. ahiret hayatına ve kadere iman koÅŸullarını içerir. Bunlar, Ä°slâm’ın temel inançlarıdır. Ä°nançların yanında, bir de uygulamaları kapsayan ibadetler kısmı vardır. Ä°badetler, insanların, Tanrı’ya karşı olan görevlerini düzenler. Ä°slâm dininin onu diÄŸer dinlerden ayıran çok önemli özelliÄŸi vardır: Müslümanlık insanların yalnız Tanrı ile olan iliÅŸkilerini düzenlemekle kalmaz, yani yalnızca ibadetle ilgili ilkeler getirmez, aynı zamanda, insanlararası iliÅŸkileri de düzene koyar ve bunu sadece ahlâkî öğütlerle deÄŸil, Kur’an ilkelerine dayalı hukukî emir ve yasalarla yapar.

Kur’an’dan baÅŸka, Ä°slâm ilkelerini yorumlamada insanlara yardımcı olan iki temel kaynak daha vardır: sünnet ve hadisler. Sünnet, Ä°slâm peygamberinin olaylar karşısındaki bütün davranışlarının adıdır. Bütün Müslümanlar da olaylar karşısında, bu saptanmış davranışlara uyarak yaÅŸamalıdır. Hz. Muhammet’in doÄŸal yaÅŸantısı (uyumak, yemek v.b.) dışındaki bütün davranışları Ä°slâmlarca bir çözüm yolu olarak kullanılır.

Hadisler ise, Ä°slâm peygamberinin, Kur’an açıklamalarına ve yorumlarına dair saptanmış bütün sözleridir. Bu hadisler, ahlâk, gelenek, aile, bilgi, iman, ilim, ibadet, saygı, sevgi, baÄŸlılık, yardımlaÅŸma gibi deÄŸiÅŸik konulan içerir. Her hadis, gerçek bir olay nedeniyle söylendiÄŸi için, hadisin anlamıyla olay arasındaki baÄŸlantı göz önünde tutularak o hadise anlam verilir ve uygulamada böylece kullanılır.

Ä°slâm’ın 5 Åžartı

Her Müslüman, Ä°slâm’ın 5 ÅŸartı adı verilen beÅŸ temel kurala uymak zorundadır. Bunların ilki «Kelime-i ÅŸahadet»tir (imanını açıklamak). «Allah’tan baÅŸka Tanrı yoktur ve Muhammet onun kulu ve resulüdür (elçisidir)». Ä°kinci ÅŸart salat’tır. Yani Müslümanların yükümlü olduÄŸu namazları kılmaktır. Üçüncü ÅŸart zekâttır. Yani, belli kurallara baÄŸlı olarak, kazancının bir kısmını zorunlu bir sadaka esasına göre dağıtmaktır. Dördüncü ÅŸart savm’dır, yani ramazan ayında güneÅŸin doÄŸuÅŸundan batışına kadar oruç tutmaktır. Nihayet, beÅŸincisi hac’tır. Her inanmışın, saptanmış kurallara uyarak, ömrü boyunca en az bir kere, Mekke’yi ve Kabe’yi ziyaret etmesidir. Bu temel koÅŸullara bazı yan buyruklar da eklenir: domuz eti yememek, ÅŸarap içmemek v.b.

Bir Yaşam Biçimi

Hiç bir din, Ä°slâmlık kadar etkin olamamıştır. Çünkü onun etkisi yalnız manevî alanda kalmaz, bunun çok dışına taÅŸar; Hz. Muhammet’in insanlara ulaÅŸtırdığı Tanrı buyruÄŸu, toplumların siyasî ve idarî yönden örgütlenmesini de öngörür. Bu amaçla yüzyıllar içinde Ä°slâm devletleri Kur’an hukukunun oluÅŸturduÄŸu yasalara göre yönetilmiÅŸtir.

Bütün İslamların kayıtsız şartsız tek başkanı halife olmuş ve halife mutlak hükümdar olarak dinî, siyasî ve askerî hayatı yönetmiştir. Kendisine tabi olanların hayatı da, ölümü de onun elindedir. Vezirler, valiler, kadılar onun yardımcılarıdır. Önemsiz anlaşmazlıkları çözmek kadıların görevidir, ama önemli davalarda, isteyen, halifenin yüce adaletine sığınabilir.

Yüzyıllar içinde, başta halifeye, sonra ona bağlı kişilere dayalı bir hiyerarşi düzenine bağlı olan kurumlar ve kuruluşlar, birçok değişikliğe uğramış, bunların, zamanın gidişine ayak uyduramayan pek çoğu ortadan kalkmış ve yerlerini, çağdaş dünyaya daha iyi uydurulmuş yeni kuruluşlara bırakmıştır.

Ama kuruluÅŸlar için söz konusu olan bu gerçek Kur’an hukuku için söylenemez. O, var oluÅŸundan beri hiç deÄŸiÅŸmemiÅŸ, ancak ilkeleri yorumlamada farklı görüşler söz konusu olmuÅŸtur (içtihat hükümleri). Çünkü Ä°slâm hukuku, Kur’an ve sünnet’e dayalıdır, Kur’an ve sünnet hükümlerinde de kimse deÄŸiÅŸiklik yapamaz. Bu noktanın «siyasî ve toplumsal geliÅŸmeyi» engelleyip engellemediÄŸi konusunda ciddî tartışmalar vardır ve bazıları, çaÄŸdaÅŸ dünyada Ä°slâm ülkelerinin geri kalmışlığını buna baÄŸlar.

Bir Uygarlık

Bazıları ise bu görüşe karşıdır; onlar, Ä°slâm dininin kaydettiÄŸi ÅŸaşırtıcı geliÅŸme ve yayılmayı, sayısız kültür, ekonomi ve bilim geleneÄŸinin son derece verimli bir kaynaÅŸma sonucu doÄŸmuÅŸ olmasını yukarıdaki iddianın yanlışlığına bir delil olarak öne sürerler. Aynı inançta birleÅŸmiÅŸ veya bu inançtan etkilenmiÅŸ çok deÄŸiÅŸik ulusların, Ä°slâm’ın, altın çağı olan VII. ve IX. yy.lar arasına rastlayan özgün ve güçlü bir uygarlığı yaratmaları gerçekten ilgi çekici bir olgudur.

O tarihlerde Kuzey Afrika ve doğuya egemen olan Müslüman âlemi, Hindistan, Çin ve Batı Avrupa arasında aracı görevi yaptı. Başkent Bağdat, ticaret yollarının kavşağı oldu: kervanlar ve gemiler dünyanın her yanından gelen zenginlikleri, bu şehrin suklarına (pazarlar) döktüler.

Arap, Fars ve özellikle Türk sanatçılar çini ve mozaiklerle zenginleÅŸtirilmiÅŸ görkemli binalar yaptılar, ÅŸaşılacak halılar ve ipekliler dokudular, elyazmalarını süslediler, ÅŸiirler yazdılar ve Binbir Gece Masalları’nı anlattılar. Filozoflar ve yazarlar Eski Yunanistan’ın, Hindistan’ın ve Pers ülkesinin mirasını keÅŸfettiler, zenginleÅŸtirdiler ve tanıttılar.

Bilim ve teknik açısından Ä°slâm’ın getirdikleri de aynı derecede önemlidir. Matematikçiler «Arap» rakamlarını kullanarak pek geçerli bir sayı sistemi hazırladılar ve sıfır’ı icat ettiler; cebir ile geometriyi geliÅŸtirdiler. Astronomlar göğün haritasını yaptılar, coÄŸrafyacılar dünyanın çapını ölçtüler ve uzak yöreleri anlattılar. Kimyacılar sayısız hayvansal, bitkisel ve mineral maddenin bileÅŸimini incelediler. Hekimler, ÅŸaşılacak ameliyatlar yapıp XVII. yy.da bile Avrupa üniversitelerinde hâlâ kullanılan ders kitaplarını kaleme aldılar.

Dört Halife Dönemi

Hz. Muhammet’in ölümünden sonra halife olan Ebubekir ile baÅŸladı (632). Ömer, Osman, Ali ile devam etti ve Emevîlerin iktidara gelmesiyle sona erdi (661). Bu dönem, Ä°slâm için olduÄŸu kadar dünya için de önemli olan fetihlerle geçti. Sahip oldukları büyük imkânlara raÄŸmen dördünün yaÅŸantısı da basit, saf ve sadeydi. Dördü de, gerçek birer inanmış insandı. Askerî, dinî ve siyasî bakımdan Ä°slâm tarihinin en önemli bölümünü oluÅŸturdular. Ebubekir hariç, diÄŸer üç halife (Ömer, Osman, Ali) ÅŸehit edildiler.

Büyük Hatice

(Ölümü 619) Hz. Muhammet’in ilkesi ve Ä°slâm’ı kabul eden ilk kadın. Ticaretle uÄŸraÅŸan ve Arabistan’ın çeÅŸitli bölgelerine kervanlarla mal gönderen zengin bir iÅŸkadınıydı. Hz. Muhammet onun kervanlarını yönetiyordu. Kendisine vahiy geldiÄŸini ilk ona söyledi.

Hatice hiç tereddüt etmeden inandı. Her zaman eÅŸinin yanında ve yardımında oldu. Ä°slâm’ın doÄŸuÅŸunda ve kökleniÅŸinde hizmeti büyüktür. Tarihler ondan Büyük Hatice (Haticetül Kübra) diye söz eder.

Ebu Talip

(539-619) Hz. Muhammet’in amcası, halife Ali’nin babası. Müslüman olmadı, ama Hz. Muhammet’e inandı, onu sevdi, korudu ve ona yardım etti. Mekkeliler Peygamber’! öldürmek istedikleri zaman, onu evinde sakladı. Bütün bu sebeplerle Müslümanlar onu çok sevdiler ve saygıda kusur etmediler.

Hamza

(Ölümü 625) Hz. Muhammet’in amcası. Mekke’de Müslümanların en büyük ve güçlü desteÄŸiydi. YeÄŸeninin koruyucusu oldu. Bütün savaÅŸlara katıldı. ÇoÄŸu zaman bayraktar ve komutan oydu. Uhut Savaşı’nda, Vahşî adlı köle tarafından bir mızrak vuruÅŸuyla ÅŸehit edildi. Ä°slâm’ın doÄŸuÅŸunda ve geliÅŸmesinde yer alan önemli kiÅŸilerden biriydi.

Hz. Muhammet’in Allah’ın huzuruna çıkışını («Miraç») tasvir eden, bir XVI. yy. minyatürü. Ä°slâm inanışına göre, peygamber yedi kat gökte geçen Miraç yolculuÄŸunu, «Burak» adlı beyaz efsane atıyla yapmıştır. Truniger koleksiyonu, Luzern.

«Hacerülesfet» (Kara taÅŸ). Müslüman hacılar, Kabe’nin çevresinde dolaşırken kutsal taÅŸa ellerini sürerler.

Ä°slâmlarca Tanrı’nın evi bilinen Kabe’nin çevresinde tavaf: hacıların yedi kere Kabe’nin çevresinde dönmeleri. Hz. Muhammet’ten önce de Mekke, hac yeri olan kutsal bir kentti: Arapların çoktanrılı dinlerine ait putlar Kabe’de saklanırdı, lalamın ÅŸartlarından biri de hac ziyaretidir: malî gücü ve saÄŸlığı elveren her Müslüman, hayatı boyunca hiç deÄŸilse bir kere yerine getirmesi gerekir.

Kutsal Emanetler. Hz. Muhammet’in hırkası, diÅŸi, sakalı, ayak izleri, sancağı, mührü, kılıcının kabzası, ok ve yayı, nalınlarından biri, bazı mektupları, seccadeleri ve benzeri eÅŸya ile, dört halifenin ve öbür Ä°slâm büyüklerinin kiÅŸisel eÅŸyasına kısaca «Kutsal Emanetler» (eski adıyla «Emaneti Mukaddese») adı verilir. Bu eÅŸya Osmanlıların eline, Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi (1517) sırasında geçmiÅŸtir. BaÄŸdat’ta toparlanmış olan eÅŸyayı Sultan Selim, Ä°stanbul’a yolladı ve bunlar ilkin, Topkapı Sarayı’nın İç Hazine Dairesi’ne konuldu, sonra Hasodo’ya alındı ve nihayet «Hırkai Saadet» Dairesi kuruldu. Topkapı Sarayı Müzesi, Ä°stanbul.

Rabat’ta (Fas) Hasan Camii. XII. yy.da yapılan bu cami, benzerlerinin en büyüklerinden biriydi. Günümüze kadar gelen kalıntılar arasında, caminin sütunları ile bir kule gibi ayakta duran minare kaidesi dikkati çeker.

Ä°sfahan’da (Ä°ran) Ä°slâm sanatından bir örnek: çiniyle süslü karo-mozaik. Ä°nce ve gösteriÅŸli süslemeler, dünyanın neresinde olursa olsun Ä°slâm sanatının baÅŸlıca özelliÄŸidir.

Alıntıdır

(Visited 11 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 28.11.2007 tarihinde bosnak tarafından, Medeniyetler, Ãœlkeler ve Dünya Tarihi bölümünde paylaşılmıştır ve 2587 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 1 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Dinler Tarihi Ansiklopedisi: İslam Dini orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleStandartlar Haftası - Ekim Ayının 3. Haftası | Standartların Ve TSE Markalarının Yararları - TSE'nin Görevleri - AlışveriÅŸte Aldanmamanı.. Sonraki MakaleAtatürk Ve Deniz Kuvvetleri | Atatürk'ün Deniz Politikası

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz