Deyimler Sözlüğü | [ T ] Tatlı dil: Gönül alıcı, hoşa giden, kırmayan konuşma biçimi ya da söz.”Tatlı dil yılanı deliğinden çıkar..
Sema - 25 Kasım 2011 Deyimler Sözlüğü 0 0 Okunma : 2376
İçerik Hakkında Bilgi
- Bu içerik 09.02.2008 tarihinde Sema tarafından, Deyimler Sözlüğü - Güzel Deyimlerimiz bölümünde paylaşılmıştır ve 5885 kez okunmuştur.
Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum
İçerik ve Kategori Araçları
- Kategoriye Abone Ol
- Makalenin Çıktısını Al
- Makaleye Yorum ekle
- Son Güncellenme Tarihi: 28 Ekim 2011, Cuma 12:13
AÇIKLAMALI DEYİMLER SÖZLÜĞÜ
Tabanları yağlamak: 1. Uzak bir yere yayan olarak gitmek için hazırlanmak. 2. Hızlıca koşarak kaçmak.
Taban tabana zıt: Birbirinin tamamen karşıtı olmak, birbirine çok aykırı.
Taban tepmek (patlatmak): Yayan olarak çok uzun yol yürümek, çok sık gidip gelmek.
Taburcu olmak: İyileşen hasta, bakıma gerek duymadığından hastaneden çıkmak.”
Tadı damağında kalmak: Tadını, lezzetini bir türlü unutamamak.
Tadına bakmak: Küçük bir parçasını ağzına alarak lezzetini denemek, nasıl olduğunu yoklamak.
Tadında bırakmak: Ölçülü olup aşırılığa kaçmamak.
Tadını çıkarmak: Bir şeyin sağladığı güzelliklerden ya da imkânlardan istediği gibi yararlanmak.
Tadını kaçırmak: Zevkine varılmaya çalışılan bir şeyde aşırılığa kaçarak olumsuz bir durum oluşturmak, zevki bozmak.
Tadı tuzu kalmamak: Eski zevk veren yanı kalmamak, yavanlaşmak, güzel ve çekici durumu ortadan kalkmak.
Takke düştü kel göründü: Kusuru, kabahati örten şey ortadan kalkınca bütün çirkinlikler, hileler, ayıplar ortaya çıktı.
Tam takır kuru bakır: İçinde hiçbir şey yok, bomboş.
Tam üstüne basmak: İstenilen şeyi bulmak, fikir ve davranışlarında isabet kaydetmek, istenilen sözü söylemek.
Tanrı misafiri: Eve kendiliğinden gelen konuk.
Taraf tutmak: Bir yanı desteklemek, yan çıkmak.
Tarihe karışmak: Yalnız adı anılır olmak veya etkisi yok olmak.
Taş attı da kolu mu yoruldu?: “Bu kazancı sağlamak için hiç yoruldu mu, emek verdi mi, para harcadı mı?” anlamında kullanılır.
Taşı gediğine koymak: Zekice bir hareketle gerekli bir sözü tam zamanında ve yerinde söylemek
Taşı sıksa suyunu çıkarmak: Bedence çok kuvvetli, dinç kimse.
Taş kesilmek: Çok şaşırıp ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilemez olmak; sesini çıkaramamak, hareket edememek.
Taş üstünde taş bırakmamak (koymamak): Her şeyi yıkıp yerle bir etmek.
Tatlı dil: Gönül alıcı, hoşa giden, kırmayan konuşma biçimi ya da söz.”Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.”
Tatlı sert: Kırmamakla birlikte yumuşak da olmayan söz ya da davranış.
Tatlıya bağlamak: Bir anlaşmazlığı tarafları memnun edecek biçimde bir çözüme ulaştırmak.
Tavına getirmek: Bir işi en uygun duruma getirmek.
Tavşana kaç tazıya tut: Birbirine karşı olan tarafları çatışma için kışkırtma, davranışlarında yüreklendirme.
Tavşan kanı: Demini iyice almış çay icin kullanılır.
Tekin değil: 1. İçinde cinlerin olduğu kabul edilen bina ya da yer. 2. Kendisinde bazı gizli güçlerin olduğu sanılan, tehlikeli kabul edilen kimse.
Temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp koymak: Bir meseleyi sürekli anlatmak, yeni bir şeymiş gibi birçok defa söz konusu etmek.
Temel atmak: 1. Bir yapının temellerini yapmaya başlamak. 2. Bir işe başlamak, ilk davranışta bulunmak, girişmek.
Temel taşı: 1. Bir yapının temeline konan taş. 2. Bir şeye temel olan öğe, kişi, bir şeyin aslî unsuru, en güçlü dayanağı.
Temize çekmek: Karalama hâlindeki bir yazıyı yeniden, silintisiz ve kazıntısız bir şekilde kâğıda yazmak.
Temize çıkmak: Bir kimsenin suçsuz olduğu anlaşılmak.
Tencere dibin kara seninki benden kara: “Kötülükte, kusur yönünde sen benden daha betersin” anlamında kullanılır.
Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş: İki değersiz kişi bir araya gelmiş, birleşmiş, yakışmışlar birbirlerine
Tepeden inme: 1. Beklenmedik, şaşırtıcı, ansızın gelen. 2. Yüksek bir makamdan çıkan buyruk, emir.
Tepesi atmak: Çok sinirlenmek, birden öfkelenmek.
Tepesinden (başından) kaynar su dökülmek: Hiç ummadığı bir durumla karşılaşıp derin bir üzüntüye kapılmak, sıkıntı içinde kalmak.”
Terbiyesini vermek: Yaptığı kırıcı hareketler, kullandığı kötü sözler için kendisini sertçe uyarmak, azarlamak.
Tercüman olmak: Başkasının duygusunu, düşüncesini dile getirmek, anlatmak.
Tereciye tere satmak: Birine çok iyi bildiği bir konuda bilgi vermeye çalışmak.
Ters tarafından kalkmak: Aksi, huysuz ve ters olmak.
Ters yüz etmek: İçini dışına, altını üstüne getirmek ya da çevirmek.
Teselli etmek: Avundurmak, acısını gidermeye, onu rahatlatmaya çalışmak.
Teslim olmak: 1. Kendinden üstün bir güç karşısında yenilgiyi kabul etmek, mücadeleden vazgeçmek. 2. Kendini teslim etmek, birtakım ellere bırakmak.
Tetikte olmak: Her an uyanık ve hazır bulunmak.
Tez canlı: Aceleci, sabırsız, beklemeye dayanamayan.
Tıka basa doldurmak: Doldururken çok bastırıp sıkıştırmak, hiç boş yer bırakmamak.
Tıka basa yemek: Haddinden fazla yemek, çok yemek, mideyi rahatsız edecek kadar çok yemek.
Tok evin aç kedisi: Varlıklı olduğu hâlde doymayan, ihtiyacı olmadığı hâlde aç gözlülük eden, her gördüğüne sahip olmak isteyen (kimse).
Tok gözlü: Mala, paraya, yiyeceğe düşkün olmayan; cömert.
Toprağı bol olsun: Müslüman olmayan ölülerin anılması sırasında kullanılır, Müslüman ölüler için “Allah rahmet eylesin” denir.
Toz kondurmamak: Bir şeyi kusursuz göstermek, onda bir kusurun olabileceğini kabul etmemek.
Toz olmak: Ortadan kaybolmak, kaçmak, uzaklaşmak.
Toz pembe görmek: Aşırı iyimser olmak; hemen her aksaklığı, üzücü durumları iyimserlikle karşılamak.
Tozu dumana katmak: 1. Ortalığı altüst etmek, karışıklığa yol açmak, gürültü patırtı çıkarmak. 2. Çok fazla toz kaldırarak koşmak veya kaçmak.
Turnayı gözünden vurmak: Hiç beklenmedik bir kazanç sağlama imkânını ele geçirmek.
Turşusu çıkmak: 1. Çok yorulmak. 2. İyice ezilmek, parçalanmak.
Tuttuğunu koparmak: Her girişiminden başarıyla çıkmak, her işi becermek
Tutunacak dalı olmamak: Güveneceği, dayanacağı kimse bulunmamak.
Tuz biber ekmek: 1. Bir yemeğe tuz ya da biber dökmek. 2. Bir üzüntünün acısını, bir kusurun ağırlığını daha da artırmak.”
Tuz (la) buz olmak: Kırılıp parçalanmak, çok küçük parçalara ayrılmak, paramparça olmak.
Tuzluya mal olmak: Oldukça çok para harcanarak sağlanmış olmak.
Tuzu kuru: Hiçbir derdi, sıkıntısı olmayan; kazancı yerinde olduğu için kaygılanmayan.
Tükürdüğünü yalamak: Verdiği sözden geri dönerek benliğini küçültmek.
Türkü yakmak: Bir türküye ezgi uydurmak.
Tüyleri diken diken olmak: Korku, heyecan, endişe veya üşümekten vücuttaki tüyler, kıllar kabarmak, dikilmek.
Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum
Bu içerik 09.02.2008 tarihinde Sema tarafından, Deyimler Sözlüğü - Güzel Deyimlerimiz bölümünde paylaşılmıştır ve 5885 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 0 adet mesaj daha bulunmaktadır.
Deyimler Sözlüğü | [ T ] Tatlı dil: Gönül alıcı, hoşa giden, kırmayan konuşma biçimi ya da söz.\"Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.\" orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...