Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Deyimler Sözlüğü | [ T ] Tatlı dil: Gönül alıcı, hoşa giden, kırmayan konuşma biçimi ya da söz.”Tatlı dil yılanı deliğinden çıkar..


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 09.02.2008 tarihinde Sema tarafından, Deyimler Sözlüğü - Güzel Deyimlerimiz bölümünde paylaşılmıştır ve 5885 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


AÇIKLAMALI DEYİMLER SÖZLÜĞÜ


Tabanları yağlamak: 1. Uzak bir yere yayan olarak gitmek için hazırlanmak. 2. Hızlıca koşarak kaçmak.

Taban tabana zıt: Birbirinin tamamen karşıtı olmak, birbirine çok aykırı.

Taban tepmek (patlatmak): Yayan olarak çok uzun yol yürümek, çok sık gidip gelmek.


Taburcu olmak: İyileşen hasta, bakıma gerek duymadığından hastaneden çıkmak.”

Tadı damağında kalmak: Tadını, lezzetini bir türlü unutamamak.

Tadına bakmak: Küçük bir parçasını ağzına alarak lezzetini denemek, nasıl olduğunu yoklamak.

Tadında bırakmak: Ölçülü olup aşırılığa kaçmamak.

Tadını çıkarmak: Bir şeyin sağladığı güzelliklerden ya da imkânlardan istediği gibi yararlanmak.

Tadını kaçırmak: Zevkine varılmaya çalışılan bir şeyde aşırılığa kaçarak olumsuz bir durum oluşturmak, zevki bozmak.

Tadı tuzu kalmamak: Eski zevk veren yanı kalmamak, yavanlaşmak, güzel ve çekici durumu ortadan kalkmak.

Takke düştü kel göründü: Kusuru, kabahati örten şey ortadan kalkınca bütün çirkinlikler, hileler, ayıplar ortaya çıktı.

Tam takır kuru bakır: İçinde hiçbir şey yok, bomboş.

Tam üstüne basmak: İstenilen şeyi bulmak, fikir ve davranışlarında isabet kaydetmek, istenilen sözü söylemek.


Tanrı misafiri: Eve kendiliğinden gelen konuk.

Taraf tutmak: Bir yanı desteklemek, yan çıkmak.

Tarihe karışmak: Yalnız adı anılır olmak veya etkisi yok olmak.

Taş attı da kolu mu yoruldu?: “Bu kazancı sağlamak için hiç yoruldu mu, emek verdi mi, para harcadı mı?” anlamında kullanılır.

Taşı gediğine koymak: Zekice bir hareketle gerekli bir sözü tam zamanında ve yerinde söylemek

Taşı sıksa suyunu çıkarmak: Bedence çok kuvvetli, dinç kimse.

Taş kesilmek: Çok şaşırıp ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilemez olmak; sesini çıkaramamak, hareket edememek.

Taş üstünde taş bırakmamak (koymamak): Her şeyi yıkıp yerle bir etmek.

Tatlı dil: Gönül alıcı, hoşa giden, kırmayan konuşma biçimi ya da söz.”Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.”

Tatlı sert: Kırmamakla birlikte yumuşak da olmayan söz ya da davranış.

Tatlıya bağlamak: Bir anlaşmazlığı tarafları memnun edecek biçimde bir çözüme ulaştırmak.

Tavına getirmek: Bir işi en uygun duruma getirmek.

Tavşana kaç tazıya tut: Birbirine karşı olan tarafları çatışma için kışkırtma, davranışlarında yüreklendirme.

Tavşan kanı: Demini iyice almış çay icin kullanılır.

Tekin değil: 1. İçinde cinlerin olduğu kabul edilen bina ya da yer. 2. Kendisinde bazı gizli güçlerin olduğu sanılan, tehlikeli kabul edilen kimse.

Temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp koymak: Bir meseleyi sürekli anlatmak, yeni bir şeymiş gibi birçok defa söz konusu etmek.

Temel atmak: 1. Bir yapının temellerini yapmaya başlamak. 2. Bir işe başlamak, ilk davranışta bulunmak, girişmek.

Temel taşı: 1. Bir yapının temeline konan taş. 2. Bir şeye temel olan öğe, kişi, bir şeyin aslî unsuru, en güçlü dayanağı.

Temize çekmek: Karalama hâlindeki bir yazıyı yeniden, silintisiz ve kazıntısız bir şekilde kâğıda yazmak.

Temize çıkmak: Bir kimsenin suçsuz olduğu anlaşılmak.

Tencere dibin kara seninki benden kara: “Kötülükte, kusur yönünde sen benden daha betersin” anlamında kullanılır.

Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş: İki değersiz kişi bir araya gelmiş, birleşmiş, yakışmışlar birbirlerine

Tepeden inme: 1. Beklenmedik, şaşırtıcı, ansızın gelen. 2. Yüksek bir makamdan çıkan buyruk, emir.

Tepesi atmak: Çok sinirlenmek, birden öfkelenmek.

Tepesinden (başından) kaynar su dökülmek: Hiç ummadığı bir durumla karşılaşıp derin bir üzüntüye kapılmak, sıkıntı içinde kalmak.”

Terbiyesini vermek: Yaptığı kırıcı hareketler, kullandığı kötü sözler için kendisini sertçe uyarmak, azarlamak.

Tercüman olmak: Başkasının duygusunu, düşüncesini dile getirmek, anlatmak.

Tereciye tere satmak: Birine çok iyi bildiği bir konuda bilgi vermeye çalışmak.

Ters tarafından kalkmak: Aksi, huysuz ve ters olmak.

Ters yüz etmek: İçini dışına, altını üstüne getirmek ya da çevirmek.

Teselli etmek: Avundurmak, acısını gidermeye, onu rahatlatmaya çalışmak.

Teslim olmak: 1. Kendinden üstün bir güç karşısında yenilgiyi kabul etmek, mücadeleden vazgeçmek. 2. Kendini teslim etmek, birtakım ellere bırakmak.

Tetikte olmak: Her an uyanık ve hazır bulunmak.

Tez canlı: Aceleci, sabırsız, beklemeye dayanamayan.

Tıka basa doldurmak: Doldururken çok bastırıp sıkıştırmak, hiç boş yer bırakmamak.

Tıka basa yemek: Haddinden fazla yemek, çok yemek, mideyi rahatsız edecek kadar çok yemek.

Tok evin aç kedisi: Varlıklı olduğu hâlde doymayan, ihtiyacı olmadığı hâlde aç gözlülük eden, her gördüğüne sahip olmak isteyen (kimse).

Tok gözlü: Mala, paraya, yiyeceğe düşkün olmayan; cömert.

Toprağı bol olsun: Müslüman olmayan ölülerin anılması sırasında kullanılır, Müslüman ölüler için “Allah rahmet eylesin” denir.

Toz kondurmamak: Bir şeyi kusursuz göstermek, onda bir kusurun olabileceğini kabul etmemek.

Toz olmak: Ortadan kaybolmak, kaçmak, uzaklaşmak.

Toz pembe görmek: Aşırı iyimser olmak; hemen her aksaklığı, üzücü durumları iyimserlikle karşılamak.

Tozu dumana katmak: 1. Ortalığı altüst etmek, karışıklığa yol açmak, gürültü patırtı çıkarmak. 2. Çok fazla toz kaldırarak koşmak veya kaçmak.

Turnayı gözünden vurmak: Hiç beklenmedik bir kazanç sağlama imkânını ele geçirmek.

Turşusu çıkmak: 1. Çok yorulmak. 2. İyice ezilmek, parçalanmak.

Tuttuğunu koparmak: Her girişiminden başarıyla çıkmak, her işi becermek

Tutunacak dalı olmamak: Güveneceği, dayanacağı kimse bulunmamak.

Tuz biber ekmek: 1. Bir yemeğe tuz ya da biber dökmek. 2. Bir üzüntünün acısını, bir kusurun ağırlığını daha da artırmak.”

Tuz (la) buz olmak: Kırılıp parçalanmak, çok küçük parçalara ayrılmak, paramparça olmak.

Tuzluya mal olmak: Oldukça çok para harcanarak sağlanmış olmak.

Tuzu kuru: Hiçbir derdi, sıkıntısı olmayan; kazancı yerinde olduğu için kaygılanmayan.

Tükürdüğünü yalamak: Verdiği sözden geri dönerek benliğini küçültmek.

Türkü yakmak: Bir türküye ezgi uydurmak.

Tüyleri diken diken olmak: Korku, heyecan, endişe veya üşümekten vücuttaki tüyler, kıllar kabarmak, dikilmek.

(Visited 14 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 09.02.2008 tarihinde Sema tarafından, Deyimler Sözlüğü - Güzel Deyimlerimiz bölümünde paylaşılmıştır ve 5885 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 0 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Deyimler Sözlüğü | [ T ] Tatlı dil: Gönül alıcı, hoşa giden, kırmayan konuşma biçimi ya da söz.\"Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.\" orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleÇorum'dan Adam Çıkmaz Sözünün Hikayesi Sonraki MakaleGöktürkler (552-745) Uygarlık ve Orhon Yazıtları Hakkında Detaylı Bilgiler

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz