Deyimler Sözlüğü | [P-R] Püf noktası: Bir işin en ince, en önemli yeri , Rekor kırmak: Eski rekoru aşıp yeni, üstün bir sonuç elde etmek..
Sema - 15 Ağustos 2011 Deyimler Sözlüğü 0 0 Okunma : 1885
İçerik Hakkında Bilgi
- Bu içerik 03.02.2008 tarihinde Sema tarafından, Deyimler Sözlüğü - Güzel Deyimlerimiz bölümünde paylaşılmıştır ve 391 kez okunmuştur.
Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum
İçerik ve Kategori Araçları
- Kategoriye Abone Ol
- Makalenin Çıktısını Al
- Makaleye Yorum ekle
- Son Güncellenme Tarihi: 15 AÄŸustos 2011, Pazartesi 09:55
AÇIKLAMALI DEYİMLER SÖZLÜĞÜ
Pabucu dama atılmak: Kendisinden üstün birinin çıkmasıyla gözden düşmek, değer ve itibarını kaybetmek.
Pabucunu ters giydirmek: Güç bir duruma düşürerek telâşlandırmak, bu telâşla kaçmasına sebep olmak.
Pabuç bırakmamak: Yılmamak, korkmayıp yapacağından vazgeçmemek.
Paçayı kaptırmak: 1. Yakalanmak, ele geçmek. 2. Giriştiği işten vazgeçmek istediği hâlde kendini kurtaramamak. 3. Dilediği gibi davranamamak.
Paçayı kurtarmak: Bir ilişkiden veya önce girişip sonra pişman olduğu bir işten yakasını sıyırmak.
Paha biçilmez: Çok pahalı, kıymeti ölçülemeyecek kadar yüksek.
Palavra atmak: Abartarak söylemek, yalan söylemek, olmayacak şeylerden söz etmek.
Paldır küldür: 1. Büyük bir gürültü ile. 2. Ansızın ve kurallara uymaksızın.
Pamuk ipliği ile bağlamak: Etkisi az sürecek, köksüz, geçici bir çözüm yolu bulmak.
Paniğe kapılmak: Çok korkmak, telâşa sürüklenmek.
Para babası: Çok zengin, parası bol olan.
Para etmemek: 1. İşe yaramamak, etkili olmamak. 2. Değeri pahasına satılamamak.
Parasını sokağa atmak: Değeri olmayan bir işe ya da mala para vermek
Para yedirmek: İşini yaptırmak için birilerine kanunsuz, hak etmedikleri parayı vermek; rüşvet vermek.
Parmağı ağzında kalmak: Çok şaşırmak, hayrete düşmek
Parmağını bile oynatmamak: Hiç tepki göstermemek, kayıtsız kalmak.
Parmak basmak: 1. Bir nokta üzerine dikkati ya da ilgiyi çekmek. 2. İmza yerine parmağını mürekkebe batırarak bir yere bastırmak.
Parmakla gösterilmek: 1. Bir şey az bulunmak. 2. Seçkin, ünlü olmak.
Pas geçmek: Üzerinde durmamak, caymak, vazgeçmek, aldırış etmemek.
Payını almak: 1. Azarlanmak. 2. Kendine düşen kazanç miktarını almak
Paye vermek: Adam yerine koymak, deÄŸer vermek.
Pes demek: Mağlubiyeti kabul etmek, başkasının üstünlüğüne boyun eğmek.
Pestil gibi olmak: Çok yorulmuş olmak; kımıldayamayacak kadar bitkin, güçsüz düşmek
Peşini bırakmamak: Bir şeyi izlemekten vazgeçmemek.
Pire için yorgan yakmak: Önemsiz bir şey için kızıp daha büyük zarara yol açacak davranış içine girmek.
Pireyi deve yapmak: Küçük, basit bir olayı büyütüp mesele yapmak, aşırı abartmak
Pişkinliğe vurmak: Çıkarı için kötü bir davranışa veya söze aldırmamak
Posta koymak: Birini korkutmak, gözdağı vermek, tehdit etmek.
Pot kırmak: Gaf yapmak, farkında olmayarak karşısındakini kıracak, incitecek söz söylemek.
Pupa yelken: 1. AlabildiÄŸince, hiçbir ÅŸeye bağımlı olmadan. 2. Yelkenler, arkadan esen rüzgârla ÅŸiÅŸmiÅŸ olarak, tam yolla.”
Pusu kurmak: Birine saldırmak için, bir yere gizlenip beklemek
Pusulayı şaşırmak: 1. Ne yapacağını bilemez duruma düşmek. 2. Doğru tutum ve davranıştan ayrılmak.
Pusuya düşmek: Pusu kuran kimsenin saldırı alanı içine girmek.
Put gibi: Kımıltısız, sessiz, anlamsız bir bakışla.
Püf noktası: Bir işin en ince, en önemli yeri.
Püsküllü belâ: Kendisinden kurtulunması bir türlü mümkün olmayan, büyük sıkıntı, zarar veren kimse veya şey.
Rafa kaldırmak (koymak): Bir iÅŸ üzerinde artık durmamak, o iÅŸi kenara itmek, ihmal etmek.”
Rahat durmamak: Yaramazlık etmek, kımıldayıp durmak.
Rahatına bakmak: Hiçbir şeye aldırış etmeden rahatını sağlamaya çalışmak.
Rahatlık (rahat) batmak: Rahat, iyi bir yerdeyken o yeri olmayacak nedenlerden ötürü terkeden insanlar için sitem biçiminde söylenir
Rahat yüzü görmemek: Huzur, bolluk, hiç rahatlık görmemek; sürekli sıkıntı, darlık içinde bulunmak.
Rahmetli olmak: Vefat etmek, ölmek.
Ramak kalmak: “Bir ÅŸeyin olmasına çok az kalmak” anlamında kullanılır.
Rast gelmek: 1. Düşünmediği, beklemediği bir anda biriyle karşılaşmak. 2. Düşünmediği veya düşünülmediği hâlde payına düşmek.
Rast gitmek: Bir iş istenilen biçimde gelişmek.
Rekor kırmak: Eski rekoru aşıp yeni, üstün bir sonuç elde etmek.
Renkten renge girmek: Heyecan, korku ve utanmadan dolayı yüzünün rengi değişmek, sıkılmak.
Renk vermemek: Bir konu ile ilgili duygularını, düşüncelerini belli etmemek; bildiği hâlde bilmez gibi görünmek.
Resmiyete dökmek: Bir iş veya duruma resmiyet kazandırmak, onu resmî kanallardan halletme yolunu seçmek.
Rest çekmek: 1. Kesin tavır almak, herhangi bir konuda son sözü söylemek. 2. Bir oyunda önündeki paranın tümünü ortaya koymak.
Ruhu bile duymamak: Anlamamak; hiçbir bilgisi, haberi bulunmamak; olan biteni sezememek.
Rüyasında bile görememek: Olacağını hiç aklına getirmemek, ihtimal vermemek.
Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum
Bu içerik 03.02.2008 tarihinde Sema tarafından, Deyimler Sözlüğü - Güzel Deyimlerimiz bölümünde paylaşılmıştır ve 391 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 0 adet mesaj daha bulunmaktadır.
Deyimler Sözlüğü | [P-R] Püf noktası: Bir işin en ince, en önemli yeri , Rekor kırmak: Eski rekoru aşıp yeni, üstün bir sonuç elde etmek. orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...