Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Deyimler Sözlüğü | [ O-Ö ] Omuz silkmek: Aldırmamak, önem vermemek, benimsememek, Ömür törpüsü: İnsanı yıpratan, yoran, sıkıntıya so..


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 27.01.2008 tarihinde Sema tarafından, Deyimler Sözlüğü - Güzel Deyimlerimiz bölümünde paylaşılmıştır ve 2894 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


AÇIKLAMALI DEYİMLER SÖZLÜĞÜ

Ocağına düşmek: Birine yardım etmesi için yalvarmak, koruması için sığınmak.


Ocağına incir dikmek: Birinin evini barkını dağıtmak, düzenini alt üst etmek, yuvasını yıkıp toparlanamaz hâle getirmek.

Ocağını söndürmek: Ailenin dağılmasına sebep olmak, çoluk çocuğunu yok etmek

Okkalı kahve: Bol kahve ile yapılmış ve büyük fincana konmuş kahve.”


Ok yaydan çıkmak: Geri dönülemeyecek bir iş yapmak, söz söylemek ya da bir harekette bulunmak.

Oldu bittiye getirmek: Emrivaki yapmak, geri dönülmesi güç ve imkânsız bir durum oluşturmak.

Olmayacak duaya amin demek: Sonuç vermeyecek bir işle uğraşmak ya da buna destek vermek.

Olur olmaz: 1. Meydana gelmesinden hemen sonra. 2. Rast gele, sıradan. 3. Gerekli gereksiz, yerli yersiz, önemli önemsiz durumu gözetilmeden yapılan (iş) ya da söylenen (söz).

Oluruna bırakmak: Bir işin yapılabildiği, olabildiği kadarıyla yetinmek, müdahale etmeden bekleyip sonucuna ne olursa olsun razı olmak.

Omuz omuza: 1. Birbirine destek vererek, dayanışarak. 2. Yan yana, çok sıkışık.

Omuz silkmek: Aldırmamak, önem vermemek, benimsememek.


On parmağında on marifet: Çok hünerli, becerikli, ustalığı çok, elinden her iş gelir.

Ortada kalmak: 1. Yersiz yurtsuz kalmak, barınacak yer bulamamak. 2. İki şey arasında kalmak. 3. (Bir şeyi) kimse üzerine almamak.

Ortadan kaybolmak: Nereye gittiği bilinmemek, sezdirmeden gitmek, görünmez hâle gelmek.

Orta hâlli: Ne zengin ne yoksul, ne iyi ne kötü, ne çirkin ne güzel.

Ortalığı birbirine katmak: Kargaşa çıkarmak, herkesi birbirine düşürmek.

Ortaya dökmek: 1. Gizli olan ne varsa açıklamak. 2. Çıkarıp göstermek.

O tarakta bezi olmamak: Bir şeyle, bir işle ilişiği bulunmamak, o şeyle ilgilenmemek

Oy birliği: Bir toplantıya katılan, bir meseleyi konuşan kimselerin aynı düşüncede olup aynı yönde oy kullanmaları.

Oyuna gelmek: Aldatılmak, tuzağa düşürülmek.

Oyunbozanlık etmek: Mızıkçılık etmek, birlikte yapılması gereken işten tek taraflı vazgeçmek.

Öç almak: Yapılan bir kötülüğün acısını aynı derecede bir kötülük yaparak çıkarmak.

Ödü patlamak: Ani bir olay sebebiyle çok korkmak.

Öküzün altında buzağı aramak: Kimi sebepler, bahaneler uydurarak suç ve suçlu bulma çabasında olmak.

Öküz öldü, ortaklık bozuldu: Aradaki yakınlık dayanağı kalktı, yakınlık da kalmadı.

Ölçüyü kaçırmak: Uygun derecenin üstüne çıkmak, aşırı gitmek

Ölme eşeğim ölme (yaza yonca bitecek): Umutsuz bir bekleyişi anlatmak için kullanılır.

Ölmek var, dönmek yok: “Neye mal olursa olsun, iş sonuna kadar götürülecektir, yapılmasından kaçınılmayacaktır” anlamında kullanılır.

Ölüm Allah`ın emri: 1. Herkes ölecek, ölüm mukadderdir. 2. Kesin karar verme durumunda kullanılır

Ölümü göze almak: Yaptığı iş uğruna ölmekten korkmamak, yürekli davranmak.

Ölüp ölüp dirilmek: 1. Çok ağır bir hastalıktan kurtulmak. 2. Ard arda gelen sıkıntılı, acı veren durumlara düşmek

Ölür müsün, öldürür müsün?: “Öyle ters bir iş yaptı ki ona mı ceza vermeliyim kendime mi?” anlamında kullanılır.

Ömrü vefa etmemek: Bir şeye kavuşamadan, bir sonuca ulaşamadan ölmek.

Ömür çürütmek: Uzun süre bir şey için emek vermiş olmak, ya da boşuna zaman harcamış olmak.

Ömür törpüsü: İnsanı yıpratan, yoran, sıkıntıya sokan, uzun ve yorucu iş.

Ön ayak olmak: Bir işin yapılmasında ilk başlayan olup herkesi arkasından sürüklemek.

Öpüp başına koymak: Bir şeyi minnetle karşılamak, seve seve kabul etmek.

Örtbas etmek: Kötü bir durumu gizlemek, yayılmasını önlemek.

Örümcek kafalı: Geri düşünceli, yenilikleri kolay kabul etmeyen (kimse).

Özenip bezenmek: Çok özen gösterip titizlikle, ayrıntılarına varıncaya değin ele almak.

Özrü kabahatinden büyük: Bir kabahat için özür dilerken daha büyük bir kabahat işleyen kimse için söylenir.

Özür dilemek: 1. Yaptığı bir yanlıştan ötürü affedilmesini istemek. 2. Özrünü ileri sürerek yapılması kendinden istenen işi yapmamak, bundan bağışlanmasını istemek.

Özü sözü bir: Düşünceleri, söyledikleri ve yaptıkları bir olan, ne düşünüyorsa onu söyleyen, içi dışı bir olan kimse.

(Visited 6 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 27.01.2008 tarihinde Sema tarafından, Deyimler Sözlüğü - Güzel Deyimlerimiz bölümünde paylaşılmıştır ve 2894 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 0 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Deyimler Sözlüğü | [ O-Ö ] Omuz silkmek: Aldırmamak, önem vermemek, benimsememek, Ömür törpüsü: İnsanı yıpratan, yoran, sıkıntıya sokan, uzun ve yorucu iş. orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleÇekirdeğin Özellikleri | Çekirdek Tepkimeleri | Atom Kuramları Sonraki Makale[Türk Edebiyatı Dönemleri] Edebiyat-ı Cedide (Servet-i Fünun) | 1896-1901 arası

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz