Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Deyimler Sözlüğü | [K] Kaçın kur`ası: Aldatılması güç, kurnaz; gün görmüş, geçirmiş; tecrübeli.


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 20.01.2008 tarihinde Sema tarafından, Deyimler Sözlüğü - Güzel Deyimlerimiz bölümünde paylaşılmıştır ve 2204 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


AÇIKLAMALI DEYİMLER SÖZLÜĞÜ

Kabak tadı vermek: Bıktırmak, usanç vermek, tatsız olmaya başlamak.


Kabına sığmamak: Sevinç ve heyecanından taşkın hareketlerde bulunmak.

Kabir azabı çekmek: Çok sıkılmak, eziyet çekmek.”

Kabuğuna çekilmek: Tek başına kalmak, dış dünya ile ilgisini kesmek, kimse ile görüşmemek.


Kaçın kur`ası: Aldatılması güç, kurnaz; gün görmüş, geçirmiş; tecrübeli.

Kafadan atmak: Bir konu üzerinde inceleme yapmadan, rast gele konuşmak.

Kafa dengi: Davranışları, anlayışları, dünya görüşleri birbirine uymuş kimselerden her biri.

Kafa patlatmak: Bir konu üzerinde pek çok düşünmek, zihin yormak.

Kafası almamak: 1. Anlayıp kavrayamamak. 2. Zihin yorgunluğundan ötürü anlayamaz olmak. 3. Olabileceğine inanmamak.

Kafası kazan (gibi) olmak, (veya kafası şişmek): 1. Zihni yorulmak. 2. Gürültülü, patırtılı şeyler dinlemekten rahatsız olmak, yorgunluk duymak.

Kafası yerinde olmamak: 1. O anda kafası çok yorgun olmak. 2. Başka şeyler düşündüğünden, o anda konuşulana hemen intibak edememek.


Kalbini kırmak: İncitmek, küstürecek kadar üzmek, gönlünü kırmak, gücendirmek.

Kalem oynatmak: 1. Yazı yazmak. 2. Bir yazıyı düzeltmek. 3. Bir yazıda değişiklik yapmak.

Kaleyi içinden fethetmek: Karşı taraftan birinin yardımını alarak davasını kazanmak.

Kalıbını basmak: Bir şeye bütün içtenliği ile güvenmek, bir şeyi doğrulamak.

Kalıbının adamı olmamak: Görünüşünden bekleneni yapamaz olmak, umulanı ortaya koymamak.

Kambur üstüne kambur (kambur kambur üstüne): “Sıkıntı üstüne sıkıntı, terslik üstüne terslik, borç üstüne borç, aksilikler birbirini kovalıyor” anlamında kullanılır.

Kan başına sıçramak (beynine çıkmak): Çok sinirlenmek, öfkelenmek

Kanı kaynamak: 1. Hareketli, coşkun olmak. 2. Birine içten bir sevgi beslemek, yakınlık duymak.

Kanlı bıçaklı olmak: Birbirlerinin kanını dökecek, birbirlerini öldürecek kadar birbirlerine düşman olmak.

Kapalı kutu: İçinde ne sakladığını belli etmeyen, niteliği gizli kalan.

Kapı komşu: Bitişikte oturan komşu, evleri yan yana olan ailelerden her biri.

Kapısını aşındırmak: İstediğini elde edinceye kadar birinin yanına çok sık gidip gelmek.

Kara çalı: İki kişi, iki dost arasına girerek arayı bozan kimse.

Kara gün dostu: Yalnız iyi günlerde değil sıkıntılı, üzücü, düşkünlük günlerinde de insanın yardımına koşan, dostunu yalnız bırakmayan kimse.

Karaman`ın koyunu sonra çıkar oyunu: “Dış görünüşe aldanmamalı, bir kişi ya da iş olağan görünebilir, ancak altından neler çıkabileceği hiç belli olmaz, o sonra görünür.” anlamında kullanılır.

Kardeş payı yapmak: Eşit oranlarda bölmek, taksim etmek, paylaştırmak.

Karga tulumba etmek: Birkaç kişi, birini kollarından bacaklarından tutup havaya kaldırmak.

Karınca kararınca: Az, önemsiz ve küçük de olsa, gücü yettiği kadar, elinden geldiğince.

Karnı tok sırtı pek: Geçimi iyi, hâli vakti yerinde, para sıkıntısı olmayan, birinin yardımına ihtiyaç duymayan

Karnı zil çalmak: Çok acıkmış olmak.

Karşı koymak: Engel olmaya çalışmak, direnmek, güç kullanarak dayanmak, boyun eğmemek.

Kasıp kavurmak: 1. Bir afet çok zarar vermek, mahvetmek. 2. Baskı yaparak, kıyıcı davranışlarda bulunarak bir topluluğu ezmek; zulmetmek, ortalığı korku ve dehşet içinde bırakmak.

Kaşıkla yedirip, sapıyla göz çıkarmak: Bir iyilik yaptıktan sonra, bu iyiliği hiçe indirecek bir kötülük yapmak

Kaşla göz arasında: Çok çabuk, kimsenin sezmesine fırsat vermeyecek kadar az bir zaman içinde.

Kaş yapayım derken göz çıkarmak: İşi düzelteyim, bir iyilik yapayım derken büsbütün bozmak ve büyük bir zarar vermek.

Kedi ciğere bakar gibi (bakmak): İmrenerek, iştahla, ele geçirme isteği ile bakmak.

Kedi gibi dört ayak üstüne düşmek: En zor, en tehlikeli durumdan zarar görmeden kurtulmak.

Kedi olalı bir fare tuttu: İlk defa, neden sonra kendisinden beklenen bir iş yapabildi.

Kendine yontmak: Ortaya çıkan fırsattan yararlanıp başkalarını düşünmeyerek hep kendi çıkarını sağlayacak yönde hareket etmek.

Kendini ağır satmak: Kendisinden yapılması istenen işi, birçok ricadan, birçok ısrardan sonra yapmayı kabul etmek.

Kendini tutamamak: Bir durum karşısında sessiz ve heyecana kapılmadan durmayı başaramamak, kendine hâkim olamamak.

Kendi yağıyla kavrulmak: Elindekiyle yetinmeye, kimseye muhtaç olmadan yaşamaya çalışmak; ihtiyaçlarını kendi karşılayarak kimseden yardım istememek.

Kıssadan hisse almak: Bir olaydan, anlatılan bir hikâyeden ders almak.

Kızarıp bozarmak: Utanarak renkten renge girmek, kimi duyguların etkisiyle yüzünün rengi değişmek.”

Kim vurduya gitmek: Bir kargaşa anında ve kalabalık arasında kimin tarafından vurulduğu veya dövüldüğü belli olmamak.

Kitabına uydurmak: Kanunî olmayan bir işi kimi boşluklardan yararlanarak kanunî imiş gibi göstermek.

Korktuğu başına gelmek: Endişe duyduğu, kaygılandığı, olmasını istemediği şeyle karşı karşıya gelmek.

Kucak açmak: İhtiyaç sahibi birine sığınacak yer vermek, onu korumak.

Kulağı delik: Olup bitenleri çabuk haber alan, hemen her şeyden haberi olan.

Kulağına küpe olmak: Başına gelen bir işten, gördüğü olaydan ders alıp hiç unutmamak.

Kulak kabartmak: Çaktırmadan, belli etmemeye çalışarak dinlemek.

Kul hakkı: İslâm dinine göre, insanların birbirleri üzerindeki hakları.

Kuş uçmaz, kervan geçmez: Çok ıssız, sapa, kır, insanın uğramadığı yer.

Kuş uçurmamak: Hiç kimsenin geçmesine, kaçmasına izin vermemek; imkân tanımamak, bunun için çok dikkatli davranmak.

Kuyusunu kazmak: Birinin kötü duruma düşmesi, felâkete uğraması, zarar görmesini sağlamak için zemin hazırlamak, tuzak kurmak.

Küçük dilini yutmak: Çok şaşmak, hayrete düşmek, donakalmak, hiçbir şey söyleyemez hâle gelmek.

Külâhını ters giydirmek: Çok kurnaz olmak; oyuna getirmek, kendisine iyi davranmayanları bir hile ile yaptıklarına pişman etmek.

(Visited 1 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 20.01.2008 tarihinde Sema tarafından, Deyimler Sözlüğü - Güzel Deyimlerimiz bölümünde paylaşılmıştır ve 2204 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 1 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Deyimler Sözlüğü | [K] Kaçın kur`ası: Aldatılması güç, kurnaz; gün görmüş, geçirmiş; tecrübeli. orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleEski Türk Şenlikleri | Sportif Gösteriler - Türk Ata Sporu Güreş Sonraki MakaleTomografi Yöntemi İle Yer Altı İncelemeleri | İstanbul Teknik Üniversitesi Bilimadamları

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz