Deyimler Sözlüğü | [K] Kaçın kur`ası: Aldatılması güç, kurnaz; gün görmüş, geçirmiş; tecrübeli.
Sema - 5 Mart 2012 Deyimler Sözlüğü 0 0 Okunma : 2322
İçerik Hakkında Bilgi
- Bu içerik 20.01.2008 tarihinde Sema tarafından, Deyimler Sözlüğü - Güzel Deyimlerimiz bölümünde paylaşılmıştır ve 2204 kez okunmuştur.
Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum
İçerik ve Kategori Araçları
- Kategoriye Abone Ol
- Makalenin Çıktısını Al
- Makaleye Yorum ekle
- Son Güncellenme Tarihi: 21 Şubat 2012, Salı 08:17
AÇIKLAMALI DEYİMLER SÖZLÜĞÜ
Kabak tadı vermek: Bıktırmak, usanç vermek, tatsız olmaya başlamak.
Kabına sığmamak: Sevinç ve heyecanından taşkın hareketlerde bulunmak.
Kabir azabı çekmek: Çok sıkılmak, eziyet çekmek.”
Kabuğuna çekilmek: Tek başına kalmak, dış dünya ile ilgisini kesmek, kimse ile görüşmemek.
Kaçın kur`ası: Aldatılması güç, kurnaz; gün görmüş, geçirmiş; tecrübeli.
Kafadan atmak: Bir konu üzerinde inceleme yapmadan, rast gele konuşmak.
Kafa dengi: Davranışları, anlayışları, dünya görüşleri birbirine uymuş kimselerden her biri.
Kafa patlatmak: Bir konu üzerinde pek çok düşünmek, zihin yormak.
Kafası almamak: 1. Anlayıp kavrayamamak. 2. Zihin yorgunluğundan ötürü anlayamaz olmak. 3. Olabileceğine inanmamak.
Kafası kazan (gibi) olmak, (veya kafası şişmek): 1. Zihni yorulmak. 2. Gürültülü, patırtılı şeyler dinlemekten rahatsız olmak, yorgunluk duymak.
Kafası yerinde olmamak: 1. O anda kafası çok yorgun olmak. 2. Başka şeyler düşündüğünden, o anda konuşulana hemen intibak edememek.
Kalbini kırmak: İncitmek, küstürecek kadar üzmek, gönlünü kırmak, gücendirmek.
Kalem oynatmak: 1. Yazı yazmak. 2. Bir yazıyı düzeltmek. 3. Bir yazıda değişiklik yapmak.
Kaleyi içinden fethetmek: Karşı taraftan birinin yardımını alarak davasını kazanmak.
Kalıbını basmak: Bir şeye bütün içtenliği ile güvenmek, bir şeyi doğrulamak.
Kalıbının adamı olmamak: Görünüşünden bekleneni yapamaz olmak, umulanı ortaya koymamak.
Kambur üstüne kambur (kambur kambur üstüne): “Sıkıntı üstüne sıkıntı, terslik üstüne terslik, borç üstüne borç, aksilikler birbirini kovalıyor” anlamında kullanılır.
Kan başına sıçramak (beynine çıkmak): Çok sinirlenmek, öfkelenmek
Kanı kaynamak: 1. Hareketli, coşkun olmak. 2. Birine içten bir sevgi beslemek, yakınlık duymak.
Kanlı bıçaklı olmak: Birbirlerinin kanını dökecek, birbirlerini öldürecek kadar birbirlerine düşman olmak.
Kapalı kutu: İçinde ne sakladığını belli etmeyen, niteliği gizli kalan.
Kapı komşu: Bitişikte oturan komşu, evleri yan yana olan ailelerden her biri.
Kapısını aşındırmak: İstediğini elde edinceye kadar birinin yanına çok sık gidip gelmek.
Kara çalı: İki kişi, iki dost arasına girerek arayı bozan kimse.
Kara gün dostu: Yalnız iyi günlerde değil sıkıntılı, üzücü, düşkünlük günlerinde de insanın yardımına koşan, dostunu yalnız bırakmayan kimse.
Karaman`ın koyunu sonra çıkar oyunu: “Dış görünüşe aldanmamalı, bir kişi ya da iş olağan görünebilir, ancak altından neler çıkabileceği hiç belli olmaz, o sonra görünür.” anlamında kullanılır.
Kardeş payı yapmak: Eşit oranlarda bölmek, taksim etmek, paylaştırmak.
Karga tulumba etmek: Birkaç kişi, birini kollarından bacaklarından tutup havaya kaldırmak.
Karınca kararınca: Az, önemsiz ve küçük de olsa, gücü yettiği kadar, elinden geldiğince.
Karnı tok sırtı pek: Geçimi iyi, hâli vakti yerinde, para sıkıntısı olmayan, birinin yardımına ihtiyaç duymayan
Karnı zil çalmak: Çok acıkmış olmak.
Karşı koymak: Engel olmaya çalışmak, direnmek, güç kullanarak dayanmak, boyun eğmemek.
Kasıp kavurmak: 1. Bir afet çok zarar vermek, mahvetmek. 2. Baskı yaparak, kıyıcı davranışlarda bulunarak bir topluluğu ezmek; zulmetmek, ortalığı korku ve dehşet içinde bırakmak.
Kaşıkla yedirip, sapıyla göz çıkarmak: Bir iyilik yaptıktan sonra, bu iyiliği hiçe indirecek bir kötülük yapmak
Kaşla göz arasında: Çok çabuk, kimsenin sezmesine fırsat vermeyecek kadar az bir zaman içinde.
Kaş yapayım derken göz çıkarmak: İşi düzelteyim, bir iyilik yapayım derken büsbütün bozmak ve büyük bir zarar vermek.
Kedi ciğere bakar gibi (bakmak): İmrenerek, iştahla, ele geçirme isteği ile bakmak.
Kedi gibi dört ayak üstüne düşmek: En zor, en tehlikeli durumdan zarar görmeden kurtulmak.
Kedi olalı bir fare tuttu: İlk defa, neden sonra kendisinden beklenen bir iş yapabildi.
Kendine yontmak: Ortaya çıkan fırsattan yararlanıp başkalarını düşünmeyerek hep kendi çıkarını sağlayacak yönde hareket etmek.
Kendini ağır satmak: Kendisinden yapılması istenen işi, birçok ricadan, birçok ısrardan sonra yapmayı kabul etmek.
Kendini tutamamak: Bir durum karşısında sessiz ve heyecana kapılmadan durmayı başaramamak, kendine hâkim olamamak.
Kendi yağıyla kavrulmak: Elindekiyle yetinmeye, kimseye muhtaç olmadan yaşamaya çalışmak; ihtiyaçlarını kendi karşılayarak kimseden yardım istememek.
Kıssadan hisse almak: Bir olaydan, anlatılan bir hikâyeden ders almak.
Kızarıp bozarmak: Utanarak renkten renge girmek, kimi duyguların etkisiyle yüzünün rengi değişmek.”
Kim vurduya gitmek: Bir kargaşa anında ve kalabalık arasında kimin tarafından vurulduğu veya dövüldüğü belli olmamak.
Kitabına uydurmak: Kanunî olmayan bir işi kimi boşluklardan yararlanarak kanunî imiş gibi göstermek.
Korktuğu başına gelmek: Endişe duyduğu, kaygılandığı, olmasını istemediği şeyle karşı karşıya gelmek.
Kucak açmak: İhtiyaç sahibi birine sığınacak yer vermek, onu korumak.
Kulağı delik: Olup bitenleri çabuk haber alan, hemen her şeyden haberi olan.
Kulağına küpe olmak: Başına gelen bir işten, gördüğü olaydan ders alıp hiç unutmamak.
Kulak kabartmak: Çaktırmadan, belli etmemeye çalışarak dinlemek.
Kul hakkı: İslâm dinine göre, insanların birbirleri üzerindeki hakları.
Kuş uçmaz, kervan geçmez: Çok ıssız, sapa, kır, insanın uğramadığı yer.
Kuş uçurmamak: Hiç kimsenin geçmesine, kaçmasına izin vermemek; imkân tanımamak, bunun için çok dikkatli davranmak.
Kuyusunu kazmak: Birinin kötü duruma düşmesi, felâkete uğraması, zarar görmesini sağlamak için zemin hazırlamak, tuzak kurmak.
Küçük dilini yutmak: Çok şaşmak, hayrete düşmek, donakalmak, hiçbir şey söyleyemez hâle gelmek.
Külâhını ters giydirmek: Çok kurnaz olmak; oyuna getirmek, kendisine iyi davranmayanları bir hile ile yaptıklarına pişman etmek.
Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum
Bu içerik 20.01.2008 tarihinde Sema tarafından, Deyimler Sözlüğü - Güzel Deyimlerimiz bölümünde paylaşılmıştır ve 2204 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 1 adet mesaj daha bulunmaktadır.
Deyimler Sözlüğü | [K] Kaçın kur`ası: Aldatılması güç, kurnaz; gün görmüş, geçirmiş; tecrübeli. orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...