Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Cumhuriyet Döneminde Dil İle İlgili Yapılan Çalışmalar | İkinci Yeni Şiiri ve Şairleri.


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 05.03.2009 tarihinde Sema tarafından, Türk Edebiyatı ve Edebi KiÅŸilikler bölümünde paylaşılmıştır ve 11488 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Cumhuriyet Döneminde Dil İle İlgili Yapılan Çalışmalar | İkinci Yeni Şiiri ve Şairleri.

1940-1950 arasında ÅŸiir dünyamızı yaygın bir moda halinde hükmü altına alan Garip ÅŸiiri, 1950’den sonraki örneklerinde yavaÅŸ yavaÅŸ kendini tekrarlamaya ve yozlaÅŸmaya baÅŸlar. Bu ÅŸiire karşı 1950’de Hisar ÅŸairleri, 1954’te Attilâ Ä°lhan tarafından yöneltilen eleÅŸtiriler ve daha çok da Ä°lhan’ın imaja yeniden dönen ÅŸiirleri sonucunda Türk ÅŸiirinde yeni bir hareket doÄŸar. 1954’te baÅŸlayarak 1960’lı yılların ortalarına kadar devam eden, daha doÄŸrusu on yıllık bir süreci kapsayan bu hareket, Garip ÅŸiirinden sonra gelen ikinci önemli yenilik gibi düşünüldüğü için esasında yanlış bir ÅŸekilde II. Yeni Åžiiri olarak adlandırılmış, bu ad sonradan yaygın bir ÅŸekilde kullanılır olmuÅŸtur.


Bu harekette ÅŸiir hem kendi içinde önemli bir deÄŸiÅŸmeye uÄŸrar hem de alanını geniÅŸletir ve dışa açılır. II. Dünya Savaşının sona ermesinden sonra Türkiye’nin batıya, özellikle de Amerika’ya yaklaÅŸması ve 1950’den sonra gerçek anlamda çok partili hayata geçiÅŸ ve Demokrat Parti iktidarını deviren askerî hareket sonucunda kabul edilen 1960 anayasasının getirdiÄŸi geniÅŸ özgürlük ortamı II. Yeni Åžiirinin geniÅŸleme ve dünyaya açılmasında önemli rol oynayan siyasî ve toplumsal etkenler arasındadır.

Yeni tarzdaki ÅŸiir, 1954’ten itibaren Yedi Tepe, Pazar Postası, Salkım, Kimsecik ve Köprü gibi dergilerde, 1960’tan sonra da Yeni Dergi ve Papirüs’te kendini göstermiÅŸtir. Bu dergilerde herhangi bir bildiri veya ortak hareketle kendilerini takdim etmeksizin Cemal Süreya, Ä°lhan Berk, Turgut Uyar, Edip Cansever, Sezai Karakoç, Ece Ayhan ve Ãœlkü Tamer‘in benzer doÄŸrultuda ÅŸiirleri yayımlanır. 1956’da yayımladığı Perçemli Sokak kitabıyla harekete katılan Oktay Rifat Horozcu, kitabına II. Yeni Åžiirinin teorik temellerini ortaya koymayı amaçlayan bir ön söz koyar. DiÄŸer ÅŸairler de ÅŸiirlerini daha sonraki yıllarda kitaplaÅŸtırırlar. Böylece 1957’de Edip Cansever’in Yerçekimli Karanfil, 1958’de Cemal Süreya’nın Ãœvercinka ve Ä°lhan Berk’in Galile Denizi, 1959’da da Turgut Uyar’ın Dünyanın En Güzel Arabistanı, Sezai Karakoç’un Körfez, Ece Ayhan’ın Kınar Hanım’ın Denizleri ve Ãœlkü Tamer’in SoÄŸuk Otların Altında adlı kitapları ard arda ÅŸiir okurunun karşısına çıkmış olur.

Garip ÅŸiirine bir tepki olarak doÄŸan, 1960’lı yılların ortalarına kadar güçlü bir ÅŸekilde devam eden, hatta bazı çizgileri günümüz ÅŸairlerinde de yaÅŸayan II. Yeni Åžiiri, Garip ÅŸiirinden daha çok tartışılmış, lehinde ve aleyhinde çok ÅŸey söylenmiÅŸtir. Esasen serbest çaÄŸrışıma dayanan ve bir bakıma Tanzimat’la baÅŸlayan romantik çizgiyi deÄŸiÅŸik bir biçimde yeniden canlandıran bu harekette ÅŸiir, bir anlam sanatı olmaktan çıkar ve bir görüntü sanatı haline gelerek imajist bir karakter kazanır. Kelime ve kelimenin diÄŸer kelimelerle iliÅŸkisinden doÄŸan karmaşık çaÄŸrışımlar alışılmadık görüntüler yaratır. Åžairlerin kelimelerle çok oynaması, cümle yapısındaki bozmalar, mantık dışı söyleyiÅŸler ve soyutlamalar bazan aşırıya giderek ortaya “anlamsız ÅŸiir” denebilecek örnekler çıkar. Bununla beraber II. Yeninin önde gelen ÅŸairleri kapalılığı daima önemsemekle birlikte, anlamsız ÅŸiire hiçbir zaman prim vermemiÅŸler ve bu ÅŸiirin aslında deÄŸiÅŸen toplumsal ve kültürel ÅŸartların ortaya çıkardığı karmaşık insanı, onun karmaşık ruh halini ve baÅŸta kadın ve cinsellik olmak üzere çeÅŸitli sorunlarını anlatabilmek için böyle bir anlatıma yöneldiÄŸini haklı olarak belirtmiÅŸlerdir.


Gerçekten de II. Yeni Åžiiri, Garip Åžiiri’nden daha ileri bir yeniliÄŸi gerçekleÅŸtirerek dilin anlatım imkânlarını olabildiÄŸince geniÅŸletmiÅŸ, ÅŸiir cümlesinde büyük yenilikler yapmış ve sıradan gerçekliÄŸin, görünen gerçekliÄŸin ifadesi olmanın ötesine geçerek ÅŸiiri yeniden sanat kutbuna döndürmüştür. Bu ÅŸiirin var oluÅŸunda Gerçeküstücülüğün, Freud’un bilinçaltıyla ilgili görüşlerinin ve Marksizmin Garip Åžiiri’ne kıyasla daha güçlü etkileri bulunduÄŸunu belirtelim.

II. Yeninin önde gelen ÅŸairlerinden Cemal Süreya (1931-1989), zarif ve parıltılı ÅŸiirinin yanı sıra yazıları ve deÄŸerlendirmeleriyle de bu ÅŸiirin niteliÄŸini en iyi ortaya koyan isimdir. Åžiire daha önce baÅŸlamış olmakla birlikte bir öncü olarak bu hareketi baÅŸlatan Ä°lhan Berk (d. 1918) anlamsız ÅŸiire yaklaÅŸan ÅŸiirleriyle bir farklılık gösterir. Edip Cansever’in (1928-1986) ve Ece Ayhan’ın (1931-2002) ÅŸiirleri de kapalılıkta Ä°lhan Berk’in ÅŸiirine yakındır. Son ÅŸiirlerinde Behçet Necatigil gibi Divan ÅŸiiri geleneklerinden de yararlanan Turgut Uyar (1927-1985) ise bu dönem ÅŸiirlerinde daha çok toplum ve törelerle çatışarak yenilgiye uÄŸrayan insanın acılarını nisbeten açık bir dille anlatır.

Siyasal Bilgiler Fakültesinde okurken Cemal Süreya ile birlikte ÅŸiire baÅŸlayan Sezai Karakoç (d. 1933) da II. Yeninin güçlü ve etkili ÅŸairleri arasındadır. Dünya görüşü bakımından diÄŸer ÅŸairlerden farklı olan Karakoç, Ä°slâmî düşünceyi gerçeküstücülükle kaynaÅŸtıran, çarpıcı benzetme ve imajlarla yüklü kapalı bir ÅŸiir oluÅŸturmuÅŸ ve din duygusunu taze bir ilhamla yeniden dirilterek birçok genç ÅŸairi etkilemiÅŸtir. Bu etki, ÅŸiirimizde Cahit ZarifoÄŸlu, Erdem Beyazıt ve Alaattin Özdenören gibi ÅŸairlerin elinde 1960’lı ve 1970’li yıllarda Ä°slâmcı ÅŸiir denilebilecek bir ÅŸiir çizgisine yol açmıştır.

1950’li yılların sonlarında Hilmi Yavuz (d. 1936) ve Özdemir Ä°nce (d. 1936), 1960’lı yıllarda da Ataol BehramoÄŸlu (d. 1942), Ä°smet Özel (d. 1944), Süreyya Berfe (d. 1943) ve Refik DurbaÅŸ (d. 1944) gibi ÅŸairler genel olarak II. Yeninin etkisinde veya izinde kendilerine özgü bir ÅŸiiri geliÅŸtirirler. Bu isimler 1980’li ve 1990’lı yılların da önde gelen ÅŸairleri arasındadır.

Åžiirlerini esasen 1965’ten sonra yayımlayan Can Yücel (1926-1999) ve Osman Türkay (1927-2001) da devrin II. Yeni dışında ün kazanmış ÅŸairleri arasındadır. Bu iki ÅŸairden Can Yücel, siyasî ÅŸiirleri ve zaman zaman küfre kaçan ironik üslûbuyla, Osman Türkay ise Kıbrıs üzerine yazdığı ÅŸiirlerle dikkati çeker.

Açıklama-2

Yaratımsız dönem ve İkinci Yeni


1950’lerde toplumsal yapıda kimi deÄŸiÅŸimlerin belirginleÅŸtiÄŸi görülür. II. Dünya Savaşı, tek parti yönetiminin baskısı, toplumsal geliÅŸimindeki dengesizlik sınıfsal çatışmayı körüklemiÅŸ, çok partili döneme geçiÅŸ iktidar deÄŸiÅŸimiyle sonuçlanmıştır. Oysa görünürde halkın oyuyla deÄŸiÅŸen iktidar, aslında savaÅŸ sırasında güçlenen ticaret kesimindeki kentsoylular sınıfıyla büyük toprak sahiplerini temsil edenlerin eline geçmiÅŸtir. Nitekim 1950’den baÅŸlayarak ekonomik alanda devletin geriye çekildiÄŸi, özel giriÅŸime destek olduÄŸu görülür. Ayrıca dış krediye dayalı bir kalkınma biçimi gerçekleÅŸtirilmek istenir. Bu, bir yandan kısa sürede, özellikle tarımsal üretimin ve ulusal gelirin artmasına yol açarken, bir yandan da anamalcı (kapitalist) iliÅŸkilerin geliÅŸmesine, dış borçların birikmesine neden olur. Dış baÄŸlaÅŸmaların ve saÄŸlıksız toplumsal geliÅŸimin, iktidarı, siyasal, düşünsel, kültürel alanlarda özgürlüklerin kısılmasına, baskıya götürmesi ise doÄŸaldır. Demokrasi yanlısı güçlerin, aydınların desteÄŸiyle iktidar olan Demokrat Parti de, daha iktidarının ilk yıllarında yalnız toplumculara deÄŸil, bütün ilerici güçlere karşı bir tutum takınır. Köy Enstitülerini kapatır. Ardından, Kore Savaşı’nın yarattığı ortamdan yararlanarak toplumcuları ezer. CHP’de kurtulamaz bu sindirme eyleminden. GidiÅŸ, “dikensiz gül bahçesi”nedir.

Dönemin şiir ortamını ise Mehmet Doğan şöyle betimler:

“1954-55 yılları sanat dergileri araÅŸtırıcı bir gözle tarandığında ÅŸiirin belirli bir ÅŸekilde zayıfladığı görülecektir. Orhan Veli
‘nin daha 1949’da genç ÅŸairlerin ilgisini çektiÄŸi tehlike elle tutulur bir gerçeÄŸe dönüşmüş; ÅŸiir deyince yalnız küçük olayların, yalnız alelade bir dille anlatılması akla gelir olmuÅŸ, basitlik, aleladelik ÅŸiirin ölçüsü olmuÅŸtur. Dergi sayfalarını Garip akımının sıradan kopyaları doldurmuÅŸtur. CoÅŸkusuz, cansız, renksiz, bütün gücü üç beÅŸ dize içine sıkıştırdığı bir espride olan fıkramsı ÅŸiirler. Korkunç ÅŸekilde birbirlerine benzerler hepsi de. Åžair kiÅŸilikleri nerdeyse silinmiÅŸtir ortalıktan. Ä°mzalar olmasa hangi ÅŸiir kimindir tanınamaz. Bazan hiç ÅŸiirsiz çıktığı görülür bir derginin.”

Ä°ÅŸte Muzaffer Erdost’un “Ä°kinci Yeni” akımı adını taktığı ÅŸiir akımı bu ortamda, Garip’e tepki olarak belirir. Ä°lk ürünler Yeditepe dergisinde (1954-1955), Pazar Postası’nda (1956) yayımlanır. Cemal Süreya, Ä°lhan Berk, Edip Cansever, Turgut Uyar, Sezai Karakoç, Ece Ayhan, Tevfik AkdaÄŸ, Ãœlkü Tamer akımın bellibaÅŸlı adlarıdır. Oktay Rifat da Perçemli Sokak’ı (1956) çıkararak yeni arayışlara katılır. Aynı yıllarda, özellikle Pazar Postası’nda yeni ÅŸiir anlayışını savunan yazılar görülür. Ozanlar dışında, Muzaffer Erdost akımın kuramcısı görünümündedir.

Kısaca özetlemek gerekirse, Ä°kinci Yeni, Garip’in tam tersi bir noktadan yola çıkar. SöyleyiÅŸteki rahatlığın yerine ÅŸiir dilini zorlamayı, anlaşılırlık yerine anlamca kapalılığı, somuta karşılık soyutlamayı getirir. Halk ÅŸiirine sırt çevrilir. Öteyandan dize anlayışına, sözcüklerle oynamaya yönelinerek eski ÅŸiirle zayıf da olsa baÄŸlantı kurulur. Ä°kinci Yeniciler için önce biçim gelir. Cemal Süreya bunu şöyle belirtir: Biz ÅŸiir salt biçimdir, demiyoruz, belki en çok biçimdir diyoruz. Bunu belirtebilmek için de soyut bir metodla diÄŸer her ÅŸey aynı kaldığı takdirde biçimin beklenebilir deÄŸiÅŸmelerini arıyoruz. Biçimi önemsiyoruz. Bunu da gerekli buluyoruz.” (Pazar Postası, s. 41, 1958).

Ä°kinci Yeni’nin çıkışında gerçeküstücülüğün etkin olduÄŸu biliniyor. Andre Breton’un gerçeküstücülük tanımını anımsayalım: “Sürrealizm: Sözle, yazıyla, ya da baÅŸka bir biçimle düşüncenin gerçek iÅŸleyiÅŸini ortaya koymak için yararlanılan katkısız bir ruhsal otomatizm. Aklın ve her türlü ahlaksal ve estetik kaygının denetimi dışında, düşüncenin belirlenmesi… Sürrealizm, düşüncenin çıkar gözetmez oyununa, rüyanın sınırsız gücüne ve bugüne deÄŸin önemsenmemiÅŸ bulunan belli çaÄŸrışım biçimlerinin üstün bir gerçekliÄŸi olduÄŸuna inanır.”

Usu boÅŸlayan, daha doÄŸrusu usun mantıksal iÅŸleyiÅŸine sırt çeviren bu anlayış Ä°kinci Yeni’nin belirgin özelliklerindendir. BaÅŸlangıçta Garipçilerin çıkışı da gerçeküstücülüğün izlerini taşır; ama Ä°kinci Yeniciler gerçeküstücülüğü daha bilinçli benimserler. Gerçeküstücülerin bilinç dışına yöneliÅŸlerini, çaÄŸrışımlarla zenginleÅŸen imgeciliklerini, düş, fantezi ve alay öğelerinden yararlanışlarını ustaca deÄŸerlendirirler. HarfçiliÄŸin (lettrisme) etkisini taşıyan örnekleri ise biçimsel arayışların ürünü saymak gerekir.

Ä°kinci Yeni bir kaçış ÅŸiiri midir? Siyasal ortam düşünüldüğünde, evet. Ama yaÅŸanılan toplumsal durum göz önüne alındığında, bireyin toplumla çatışmasının, yabancılaÅŸmanın; yerleÅŸik deÄŸerlerin bireyi bunaltmasının ve dış dünyayla, insanlarla kurulan iliÅŸkilerin yozlaÅŸmasının Ä°kinci Yeni’yi beslediÄŸi söylenemez mi? ÇaÄŸdaÅŸ düşünce akımlarıyla (varoluşçuluk gibi) beslenen Ä°kinci Yeni deviniminin siyasal eylemi dışlaması, gerici bir sanat akımı olarak damgalanması için yeterli midir? Kaldı ki, her akımın çıkışında ve geliÅŸim sürecinde rastlanan aşırı örnekler, öykünmecilerin, yenilik için yenilik ardında koÅŸanların yoz ürünleri de o akımı olumsuzlaÅŸmanın nedeni olmaz.

Nitekim 1960’tan sonra Ä°kinci Yeni akımı da, kendi içinde biçimsel aşırılıklardan arınarak, yeni imgelere, dize işçiliÄŸine dayanan ve ÅŸiirsel bir yapı kurmayı amaçlayan arayışlarla geliÅŸimini sürdürdü. Ä°kinci Yenicilerin uzak çaÄŸrışımlar yaratmaya yönelik, ÅŸiire özgü bir dil oluÅŸturma çabaları genelde Türk ÅŸiirini de etkiledi. Anlamsızlık deÄŸil, yeni anlamlar yakalamaktı artık amaç.

1965’lere gelinirken, Yön dergisinde Nazım Hikmet‘in ÅŸiirlerinin çıkması, 1936’dan beri basılmaları yasaklanmış kitaplarının birbiri ardına yayımlanmaya baÅŸlaması. Ä°kinci Yeni akımının sonu oldu. Akımın bellibaÅŸlı adları toplumsal özlere açılarak yeni bileÅŸimler ardındaydılar zaten. Yeniden gündeme gelen toplumcu ÅŸiir, geçirilen bütün deneyleri özümseyerek, kaldığı yerden deÄŸil, gelinen yerden yeni bir geliÅŸim sürecine girdi.

(Visited 1 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 05.03.2009 tarihinde Sema tarafından, Türk Edebiyatı ve Edebi KiÅŸilikler bölümünde paylaşılmıştır ve 11488 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 1 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Cumhuriyet Döneminde Dil İle İlgili Yapılan Çalışmalar | İkinci Yeni Şiiri ve Şairleri. orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleÄ°slamiyet Öncesi Türk Edebiyatı | Genel Özellikleri - GeçiÅŸ Dönemi Ve Özellikleri Sonraki MakaleSaat Neden SaÄŸ Tarafa DoÄŸru Döner?!

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz