Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Çorum Katliamı | 29 Mayıs-Temmuz 1980


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 19.10.2008 tarihinde Sema tarafından, Yakın Dönem Türkiye Tarihi bölümünde paylaşılmıştır ve 2552 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


29 MAYIS 1980 – Çorum Katliamı

Çorum katliamı, Çorum’da 1980 Mayıs-Temmuz aylarında meydana gelen saÄŸ-sol ayrımı temelinde, mezhep çatışması yüzünden ülke genelinde iÅŸlenen siyasal cinayetlerden, okul iÅŸgallerinden, Malatya, KahramanmaraÅŸ, Gazi katliamlarından soyutlanarak; saÄŸ-sol grupların çatışmasıyla deÄŸerlendirilemez. Bu katliamın, emperyalist güçler ve ülkemizdeki iÅŸbirlikçilerin ortak planlarıdır, eylemleridir.


Genellikle etnik ve mezhep topluluklarının iç içe yaşadığı Doğu, İç ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde gelişen toplumsal muhalefeti baskı ve katliamlarla susturmak, solcu ve Alevileri göçe zorlamayı amaçlamaktadır. Çorum katliamı bu planın bir halkası ve uzantısıdır.
Katliamın Ön Hazırlıkları: MHP ve MSP’nin dışarıda desteklediÄŸi Süleyman DEMÄ°REL’in azınlık hükümeti, ırkçı-ÅŸeriatçı örgütleri korumuÅŸ, eylemlerine göz yumulmuÅŸtur. Ayrıca yansız görevini sürdüren Çorum Emniyet Müdürü Hasan UYAR görevinden alınarak, yerine Tunceli’de bir çok olaya adı karışan Nail BOZKURT, Milli EÄŸitim Müdürlüğü’ne MHP’nin militanı olarak tanınan Fethi KATAR getirilmiÅŸtir. Yine saÄŸ görüşlü ve taraflı (AP iktidarında İçiÅŸleri Bakanlığı yapmış, zehir hafiye diye tanınan Faruk SUKAN’ın bacanağı) Rafet ÜÇELLÄ°’de Çorum valiliÄŸine atanmıştır. Demokrat olarak bilinen 40’a yakın polis memuru tel emriyle baÅŸka illere ataması yapıldı. Bir çok okul yöneticisi ve demokrat öğretmenin, memurun sürgünü ve yer deÄŸiÅŸimi yapıldı. Devletin bir çok kurum, faÅŸistlerin karargahı haline getirildi. MHP’lilere ruhsatlı silah verilmeye baÅŸlandı. Buna karşın, Çorum emniyetinde görevli saÄŸcı ve ırkçı bilinen bir çok polisin baÅŸka illere ataması çıkarılmışken, iliÅŸkileri kesilmeden Çorum’da görevlerinin sürdürdüler.

ABD’nin Türkiye Büyük ElçiliÄŸi’nde görevli Robert ALEXANDIR PECK (CIA görevlisi olarak tanınır) Çorum’a gider. Çorum’da MHP’li il yöneticileriyle, vali ve CHP’li Belediye BaÅŸkanı Turhan KILIÇOÄžLU’yla görüşür, MHP’nin etkin olduÄŸu köy ve ilçeler, ???Alevi-Sünni??? hakkında bilgi edinmeye çalışır. Çorum’dan sonra Amasya ve Tokat’a gider. Amasya’da Alevi-Sünni, saÄŸ-sol çatışması üzerine sorular sorar, ne zaman ve hangi ölçüdebir çatışma çıkabileceÄŸi hakkında bilgi edinmeye çalışıyordu. (1) Bu deÄŸiÅŸim ve çalışmalar sürdürülürken; ülkücü örgütlerin halkı tahrik etmek için çalışmalarını sürdürüyorlardı. Çorum’da 19 Mayıs “Gençlik ve Spor Bayramı” kutlama hazırlıkları sırasında ülkücülerin Bayram töreninde kızların kıyafetlerini gerekçe göstererek halkı tahrik etmek amacıyla ÅŸu bildiriyi dağıtıyorlardı:

“Müslüman namusuna sahip çık 19 Mayıs gösterileri adı altında yine namus bacılarımızın iffet ve hayasına kahpeçe ve haince saldıracak bir gün geliyor. Yüreklerimizi parçalıyor, içimize kan akıtılıyor.
Yine müslüman evlâdı kan aÄŸlamaya kafir düzen tarafından soyularak, en müstehcen ve kepaze kılıkta teÅŸhir edilecektir. Bin yıllık mübarek tarihimize bundan büyük bir leke sürülebilir mi? KurtuluÅŸ Savaşında namusunu Yunan eli kirletmektense ölmeyi tercih eden mübarek ninelerimizin kemikleri sızlamaz mı? Ey müslüman, düşün, süngüyle ama karnında çocuk çıkarken zihniyetle bu zihniyetin farkı ne? Namazını kıl, orucunu tut yeter; karışan mı var diyen gafil müslüman sen de düşün… Düşün ki, haddini bilmeyenlere bildirelim hadlerini. Åžu haris-i Åžerifi asla unutma, haksızlık karşısında susun, dilsiz ÅŸeytandır. Ne mutlu canı ile, kanı ile, malı ile CÄ°HAD edenlere-Ä°slâmcı Gençlik”
(2)

Gün SAZAK’ın Ölümü:
Ãœlkücülerin CÄ°HAD bildirisinden 9-10 gün sonra Ankara’da MHP’nin Genel BaÅŸkan Yardımcısı Gün SAZAK (1. MC hükümetinde Gümdük ve Tekel bakanlığı yapmıştır.), 27 Mayıs 1980 günü belirsiz kiÅŸilerce vurularak öldürüldü. Gün SAZAK Ankara’da öldürülmüş. Çorum’la uzaktan-yakından ilgisi yok. EÄŸer duygusal bir tepki olacaksa Ankara’da olması gerekirdi. Oysa Türkiye genelinde saldırı, tahrip ve cinayetler baÅŸlatıldı, günlerce devam etti. Özellikle Alevi-Sünnilerin, Türk-Kürtlerin iç içe yaÅŸadığı kentlerde saldırı ve cinayetler halka yönetildi. Görülüyor ki, bu saldırı, cinayet ve katliamlar, duygusal bir tepkinin sonucu deÄŸil; perde arkası güçlerin ve planladığı, yönlendirdiÄŸi eylemlerdir…


Çorum katliamı, Gün SAZAK’ın ölümü gerekçe gösterilerek baÅŸlatılmıştır. 28 Mayıs ÇarÅŸamba günü, Çorum’un en iÅŸlek caddesinde ve çoÄŸunluÄŸu çocuk ve gençlerden oluÅŸan saÄŸcı gruplar (ülkücüler) elleri havada kurt iÅŸareti yaparak “kanımız alsa da zafer Ä°slâmın, Kana kan, intikam” sloganlarıyla yürüyüşe geçmiÅŸlerdir. Yürüyüş korteji, kısa süre sonra saldırıya dönüşür. Cadde üzerinde bulunan solculara ait iÅŸyerleri tahrip edilmeye, yakılmaya baÅŸlanır. Yürüyüş kortejinin çevresinde görevli polislerin müdahalesi görülmez ve seyirciler.
Çorum’un okullarında saÄŸcıların baskısı, terörü boyutlanarak artar. Öğrencilerin derslere girmesini engellemeye çalışırlar. Öğretmenlere saldırırlar. 28 Mayıs günü baÅŸlatılan ilk eylem noktalanır. SaÄŸcı gruplar ve MHP Ä°l Yöneticileri toplanarak ilk günün eyleminin deÄŸerlendirmesini yapıyor, yeni saldırı hazırlıklarını planlıyorlardı. Ankara’dan Gün SAZAK’ın cenaze törenine katılanlar (Çevre ile ve ilçelerden) Çorum’a gelmeye baÅŸladılar. Ayrıca bazı yabancı turizm ÅŸirketleri de Çorum dışından MHP’li militanları Çorum’a taşıyorlardı. 29 Mayıs günü baÅŸlatılacak ve günlerce sürecek saldırıların planı, saldırı yapılacak semtler ve görevli olacakların listesi hazırlanır.

29 Mayıs günü sabahıdır. Çorum’un işçisi, memuru, esnafı; öğrencisi ve halkı, günlük iÅŸlerini yürütmek için iÅŸlerlerine gitmeye hazırlanıyorlardı. Dışarı çıktıklarında, cadde ve sokakların faÅŸist saldırganlarca iÅŸgal edildiÄŸini, “Kana kan, intikam” sloganlarıyla saldırılarını sürdürdüklerine tanık olurlar. Saldırganlar ise rastladıkların dövüyor ve esir alıyorlardı. Solcu ve Alevilere ait iÅŸlerleri yaÄŸmalanıyor, tahrip ediliyor ve yakıyorlardı. Saldırıya uÄŸrayanların, güvenlik güçlerine baÅŸvurduklarına “Toplumsal olaydır, müdahale edemeyiz” yanıtını alıyorlardı.

FaÅŸist saldırganlar, Çorum’un caddelerini, sokaklarını, meydanlarını iÅŸgal etmekle yetinmemiÅŸlerdir, Çorum’la komÅŸu il, ilçe ve köylerle baÄŸlantılı tüm yolları da iÅŸgal etmiÅŸlerdi. Araçlar durduruluyor, kimlik kontrolü yapılıyor, solcu ve Alevi olanları alıp iÅŸkence ediyorlardı. Sağırların, körlerin bile görebilecekleri bu hazırlıkların devlet tarafından görülmemesi olanaklı deÄŸildir. Ama önlem alınmamıştır…

Saldırganların bir kolu, demokrat ve sol görüşlü Çorum Gazetesi’ne; sol yayın satan Bahar Kitapevi’ne saldırarak tüm eÅŸyalarını, malzemelerini dağıtır ve tahrip ederler.
Saldırganların büyük bir kolu da, solcuların, Alevilerin yoğunlukta olduğu Milönü Mahallesine yönelirler. Saldırının haberini alan Milönü halkı, yollarda barikat kurarak saldırıya karşı savunma direnişine girişirler. Başka bir kol, Kuruköprü, Üçevler, Sigorta ve Mutluevler semtine yönelirler. Bu semtlerde oturan solcu ve Alevilerin, saldırıdan habersiz ve savunma önlemlerini alamamışlardır. Mevcut güvenlik güçleri ise, bir bölümü yansız kalırken, bazı polislerde saldırganlara yardımcı oldukları saptanır.

Bu semtte 45 yaşlarında Servet YILDIRIM isimli bir kişiyi öldürürler. Celal ERDOĞAN (öğretmen), Salih YILMAZ (Öğretmen), Turan KABAKULAK, Vedat ELİAÇIK, Hüseyin ŞİMŞEK, Sefer EKEN, Sezai GÜREN, Neşet AYDIN, Mustafa NALLICA Sadık VASIFOĞLU, Hasan KÖSE, Aşır DEMİREL isimli sol görüşlü kişilerde kurşunla ağır yaralanmışlardır. Yine Altınevler Semtinde evlerinin balkonunda oturan iki kizkardeşe silahla ateş edilmiş ve her ikisi ağır yaralanmışlardır. Bu semt ve mahallelerde bir çok ev ve işyeri de tahrip edilerek yakılmıştır.

Sokağa Çıkma Yasağı:
Olayların genişlemesi, karşılıklı çatışmaya dönüşmesi üzerine, Çorum Vali Rafet ÜÇELLİ, sokağa çıkma yasağı koyar. Savunma amacıyla halkın oluşturduğu barikatların kaldırılmasını ister. Saldırıya uğrayan halk, sokağa çıkma yasağına uyarken; saldırganlar özgürce sokaklarda saldırılarını sürdürüyorlardı.
Çorum kalesi yakınındaki semtlerde oturan halkın kurduÄŸu bir savunma barikatına saldırganlar silahla ateÅŸ etmekte, ama barikatı aÅŸamıyorlardı. Vali Rafet ÜÇELLÄ°, halkın kendini savunması için kurduÄŸu bu barikatın kaldırılmasını Jandarma Komutanı Yarbay Vural GÃœRÄ°DE’ye emir verir. Halk ise, can güvenlikleri için kurdukları barikatı kaldırmamakta direnirler. Vali ise, barikatın mutlaka kaldırılmasını, yolun trafiÄŸe açılmasını istemektedir. Jandarma Yarbay Vural GÃœRÄ°DE ile Vali arasında geçen konuÅŸma şöyle:

Vali: lütfen Ankara-Samsun Karayolu trafiğe açılsın.
Yarbay Güride: Sayın Valim yolu açmak için silah kullanmak zorunda kalacağız. kan akar, bu da olayları tırmandırır.
Vali: Her şeye karşın yol trafiğe açılmalıdır.
Yarbay Güride: Kan dökülür, ben açamam sayın valim. Buyurun siz açın.

Halk barikatını kaldırmaz. Ama başka bir semtteki zayıf bir barikatı aşan 19 AN 709 plakalı, kırmızı renkli Reno marka bir otomobil Milönü semtini silahla boydan boya tarar. Semt halkı panik içinde evlerine koşuşurlar. Yaralananlar olur. Mahalleyi silanla tarayan otomobilin plakasının bir traktöre ait olduğu, otomobilin içinde polislerin olduğu kanaati oluşur (3)


Ä°ki Polisin Ölümü: Mayıs’ın 28-29-30-31. Günleridir. Dört günden beri karşılıklı çatışmalar sürmektedir. Bu arada Alevi ve solculara ait bazı ev ve iÅŸlerleri tahrip edilmiÅŸ ve yakılmıştır. Bir çok kiÅŸi yaralanmış, bazıları da öldürülmüştür. Halkın güvenlik güçlerine (polise) güveni olmadığından barikatlarla semtlerini korumaya çalışıyorlardı. Bunun farkına varan vali, askeri birliklerden yardım ister. Askeri birliklerin devreye girmesiyle saldırılar ve çatışmalar denetim altına alınmış görünse de; bunu fırsat bilen Emniyet güçleri, direnen mahallelerde operasyonlara giriÅŸtiler. Operasyon sırasında Multuevler-su deposu yakınında, yol ortasında kurÅŸunlanarak öldürülmüş bir erkek cesedi bulunur. Yapılan kimlik tespitinde cesedin polis memuru Abdurrahman KOCAK’a ait olduÄŸu belirlenir. Daha sonra Milönü’nde baÅŸka bir polisin öldürüldüğü, birinin de yaralandığı ortaya çıkar. Polis öldürme olayında yaralı kurtulan polis memuru Mehmet BEKTAÅž ifadesinde:

“Trafikteki servisler kaldırılmış olduÄŸu için, sabahları iÅŸe deÄŸiÅŸik vasıtalarla gidiyordum. O sabah Muzaffer YEŞİLYURT’la birlikte Milönü’nden geçerken boÅŸ bir arsadan üzerimize dört el ateÅŸ edildi. ‘durun, teslim olun, silahlarınızı atın’ diye bağırdılar. Muzaffer silahını çekip ateÅŸ etmeye baÅŸladı. Benim Kırkkale tutukluk yapmıştı. Onlar ateÅŸ etmeye devam ediyorlardı. O sırada Muzaffer vuruldu ve düştü. Düşünce ateÅŸ edenler uzaklaÅŸtılar. Muzaffer ‘hemÅŸerim beni kurtar’ dedi. EÄŸilip baktığımda ölmüştü. Onun tabancasını aldım ve kaçanların arkasından iki el ateÅŸ ettim. Bu sefer 100-150 kiÅŸi olarak bana doÄŸru geliyorlardı. Yapacak bir ÅŸey yoktu, kaçarak bir apartmana girdim. Bu sırada attıkları bir tuÄŸla alnıma gelmiÅŸti. Ev sahibi ‘Girecek benim evi mi buldur, defol’ dedi. Beni kovalayanları da içeri aldı. Ãœzerime atladılar ve beni sürükleyerek sokaÄŸa çıkarttılar. O sırada kendimi kaybetmiÅŸim. EÅŸim Gülay beni oradan olarak, hastaneye gütürmüş” (4)

Polislerin ölümüyle ilgili baÅŸka söylentilerde bulunmaktadır. Söylentiye göre Mehmet BEKTAÅž’la, birlikte gelen polis Muzaffer YEŞİLYURT’a Milönü’ndeki barikatların kaldırılmasını teklif eder. Muzaffer (demokrat olarak bilinmektedir) karşı çıkınca, Mehmet BEKTAÅž silahını çekerek Muzaffer’i vurur. Barikatların yanında bulunanlarda olayı görüyor, Mehmet BEKTAÅž’ın arkasına düşüyorlar. Olay açıklığa kavuÅŸamıyor. Ama solcular suçlu görülerek iki kiÅŸi gözaltına alınır, yargılama sonucu ağır hapis cezası verilir.

Polisler, Milletvekillerini Saldırıyorlar: Çorum katliamı nedeniyle CHP’Li milletvekilleri (Şükrü BÃœTÃœN, Ethem EKEN, Senatör Abullah ERCAN) olayları yerinde incelemek üzere gelmiÅŸlerdir. Milletvekilleri, CHP’li Belediye BaÅŸkanı Turhan KILIÇOÄžLU’nun makamında otururlarken, biri heyecanla içeri girer. Saldırganların dışarıda iki genci silahla yaraladıklarını, yardımcı olunmasını söyler. Milletvekilleri de hemen dışarı fırlayarak yaralı gençlerin bulunduÄŸu yere giderler. Orada polis ekibinin beklediÄŸini, yaralılara yardımcı olmadıklarını görürler.

Milletvekilleri yaralılara yardım etmeye çalışırken, polis ekibinin içinde bulunan Kemal MARAÅžLI “Olayların sorumlusu sizlersiniz. Polisleri siz öldürdünüz, komünistler” kışkırtmasıyla polis ekibi milletvekillerine saldırırlar. Polislerle milletvekilleri itiÅŸirken, milletvekili Şürkü BÃœTÃœN’ün belindeki tabancası yere düşer. Polis Kemal MARAÅžLI hemen tabancayı alarak milletvekiline çevirir. O sırada iki genci silahla yaralayan MHP’lilerde gelir ve polis ekibiyle birlikte milletvekillerine saldırırlar. Karşılıklı itiÅŸme sürerken, baÅŸka bir polis ekibi de olay yarine gelir, tabancalarını çekerek saldırgan polislere ve MHP’lilede çevirirler. Böylece milletvekilleri de saldırıdan kurtulmuÅŸ olurlar. (5)

(Visited 2 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 19.10.2008 tarihinde Sema tarafından, Yakın Dönem Türkiye Tarihi bölümünde paylaşılmıştır ve 2552 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 4 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Çorum Katliamı | 29 Mayıs-Temmuz 1980 orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleKorelasyon Nedir? | Matematiksel Özellikleri - Korelasyonun Açıklanması - Korelasyon Ve Nedensellik - Korelasyon Ve DoÄŸrusallık - Korelasyon Kat.. Sonraki MakaleOsmanlı'da Verilen Ãœnvanlar | LALA: "Terbiyeci". Özellikle hem sarayda, hem de tayin edildikleri sancak valiliklerinde genç ÅŸehzadeleri yetiÅŸ..

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz