Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Çanakkale Deniz SavaÅŸları | 19 Åžubat 1915 – 18 Mart 1915


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 01.03.2008 tarihinde Hale tarafından, Yakın Dönem Türkiye Tarihi bölümünde paylaşılmıştır ve 5983 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Çanakkale Deniz Savaşları

(19-Åžubat 1915 18 Mart 1915)


I. Dünya Savaşı’nda çarpışmaların ve kahramanlıkların en üst düzeyde gösterildiÄŸi Çanakkale Cephesi SavaÅŸları Türk ve Dünya tarihleri arasında önemi yadsınamayacak bir yere sahiptir.KuÅŸkusuz tarihte hiçbir cephe Çanakkale Cephesi gibi dünya tarihinin akışını deÄŸiÅŸtirmemiÅŸtir.Bağımsız Türk Cumhuriyeti’nin kurulmasının temel taÅŸlarından birini teÅŸkil eden ayrıca Emperyalizme karşı verilen bu üstün direniÅŸin tarihi Türk milletinin cesareti sayesinde zaferle sonuçlanmıştır.

Anafartalar Grup Komutanı Albay Mustafa Kemal


Birinci Dünya Savaşında Çanakkale Cephesi Ve Deniz Savaşları

(19 Åžubat 1915-18 Mart 1915)

Birinci Dünya Savaşı, 19. yüzyıl ile 20. yüzyılın başlarında meydana gelen olay ve gelişmelerin bir sonucudur. Bu bakımdan sebeplerini bu dönemde aramak gerekir.

Birinci Dünya Savaşı, Avrupa’da dört merkezi devlete karşı, Avrupa ve diÄŸer kıtalarda bulunan yirmi beÅŸ devletin giriÅŸtiÄŸi, o tarihe kadar görülmemiÅŸ ilk dünya savaşıdır. I. Dünya Savaşı Avrupa’da ittifak ve merkezi devletler diye adlandırılan Almanya, Avusturya-Macaristan, Osmanlı Devleti ile itilaf devletleri diye adlandırılan Ä°ngiltere, Fransa, Rusya, Ä°talya, Yunanistan, Sırbistan, KaradaÄŸ, Belçika, Portekiz, Romanya, A.B.D, Brezilya vb. meydana gelmiÅŸtir.

I. Dünya savaşının genel ve özel olmak üzere iki nedeni vardır.

a) GENEL NEDENLER:

Fransız ihtilalinin getirdiği yeni anlayış ve görüşler siyasi ve sosyal hayatta büyük
deÄŸiÅŸiklikler yapmıştı. Milliyetçilik düşüncesi özellikle 20. yüzyılın baÅŸlarında etkisini göstermiÅŸtir. 1815 yılında Viyana Kongresi ile Avrupa’ya yeni statü getirilmiÅŸ ve buna göre de güçler dengesi kurulmuÅŸtu. Özellikle 1870 Sedan Savaşı ile Alman ve Ä°talyan birliklerinin kurulması ve bu devletlerin giriÅŸimlerde bulunmaları Viyana Kongresi statüsünü ve güçler dengesini büyük ölçüde deÄŸiÅŸtirmiÅŸtir.
19. yüzyıl içinde önem kazanmış diÄŸer bir geliÅŸmede sanayileÅŸmedir. SanayileÅŸme sonuç olarak sömür geliciliÄŸi doÄŸurmuÅŸ, büyük devletlerin çıkar çatışmaları Afrika, ve UzakdoÄŸu’ya kadar yayılmıştır. Hammadde ve Pazar arayışı hızlanmış, bütün devletler sömürge yarışına girmiÅŸtir. Bazı devletlerin siyasi birliklerini geç kurmaları blokları ortaya çıkmasına neden olmuÅŸtur. Bloklar hızla silahlanarak yeni bir savaşın ÅŸartlarını hazırlamıştır.


B) ÖZEL NEDENLER:

Devletlerin izledikleri politikalar ve çeşitli çıkarlar özellikle bu devletleri karşı karşıya
getirmiştir. Rekabet ittifak ve itilaf devletleri arasında meydana gelmiştir. Savaş öncesi devletlerin durumuna bakıldığında ;


Almanya:

Siyasal birliklerini kurduktan sonra (1871) ekonomisinde büyük bir canlanma meydana gelmiştir. Biriliğini geç kurduğundan dolayı sömürgeciliği geç başlamıştır. Özellikle İngiltere ile rekabete girişmiştir.


Ä°ngiltere:

Almanya’nın siyasal ve ekonomik açıdan güçlenmesinden rahatsız olmuÅŸtur. Kendisine rakip olabilecek güçlerden kurtulmayı istemektedir. Buna karşı deniz kuvvetlerini arttırmıştır.


Fransa:

1870 Sedan Savaşı ile Almanya’ya kaptırdığı Alsance-Loren bölgelerini geri almak istemektedir. Bundan dolayı Almanya’ya karşı bir düşmanlık içindedir.


Rusya:

Rusya, Panislavizm’i gerçekleÅŸtirme amacındadır.


Ä°talya:

Sömürgecilikte geri kalmıştır. Amacı yeni sömürgeler ele geçirmektir.


Avusturya-Macaristan:

En büyük tehlikesi Rusya’dır. Panislavizm’e karşı mücadele etmiÅŸtir.


SAVAÅžIN BAÅžLAMASI:

Avusturya BÃœYÃœK Sırbistan’ı kurmak isteyenlere gücünü göstermek üzere 1914 yılı Haziran ayında Bosna da bir manevra yapmaya karar vermiÅŸtir. Buna katılmak üzere veliaht Ferdinant da Saray Bosna’ya gelmiÅŸtir. Ancak veliaht 28 haziran 1914 günü bir Sırplı tarafından öldürülür. Buda I. Dünya savaşına yol açan olayın baÅŸlangıcı olur. Avusturya bu olaya Sırbistan’a savaÅŸ açarak karşılık verir. Bunun üzerine Almanya, Avusturya-Macaristan’ın, Rusya da Sırbistan’ın yanında yer alır. Böylece savaÅŸ kısa bir zaman içinde bütün Avrupa’yı etkilemiÅŸtir.
I. Dünya savaşına Osmanlı Devletinin Almanya’nın yanında girmesinin nedenleri ilk bakışta devletin ileri gelenlerinin Alman hayranlığı ve daha sonra Trablusgarp ve Balkan savaÅŸlarında kaybedilen yerlerin geri alınabileceÄŸi, Kars, Ardahan ve Batum’un yeniden alınabileceÄŸi, Mısır’ın yarım yeniden Ä°ngiltere’den alınabileceÄŸi, Rus, Mısır ve Ä°ngiltere sömürgeleri olan Türk ve Ä°slam ülkelerinin istiklale kavuÅŸabileceÄŸi, Girit ve Kıbrıs adalarının tekrar devlete baÄŸlanabileceÄŸi gibi düşünceler mevcuttu. Osmanlı Devleti bu toprak beklentilerinin yanı sıra yalnızlıktan da kurtulma istiyordu. Almanya ile 2 aÄŸustos 1914 te gizli bir ittifak anlaşılmasının yapılması, Alman desteÄŸi ile ülkenin kalkınabileceÄŸi ve iki Alman gemisinin (yavuz ve Midilli) Osmanlı topraklarına sığınması savaÅŸa girmemizde etkili olmuÅŸtur.

Almanya’nın Osmanlı Devleti’ni SavaÅŸa sokmak istemesinin Nedenleri:

Almanya, Avrupa’nın DoÄŸusunda Rusya, Batısında ise Ä°ngiltere tarafından sıkıştırılmıştır. Bundan dolayı Avrupa’daki savaÅŸ yükünü hafifletmek, Osmanlı Devleti’nin Jeopolitik konumundan yararlanmak istiyordu. Almanya özellikle geçiÅŸ yollarının tutularak Rusya’ya ulaşılmasına engel olmak düşüncesindeydi.


OSMANLI DEVLETÄ°’NÄ°N SAVAÅžA GÄ°RMESÄ°:

Osmanlı Devleti’nin tarafsız kalması en çok itilaf devletleri istemekteydiler. Özellikle Rusya boÄŸazların kullanılması ve kendisine yardımın kolay yapılabilmesi için bu durumun devam etmesini istiyordu.
Almanya, ittifak anlaşmasından sonra Osmanlı Devleti üzerindeki baskılarının savaşa girmesi yönünde arttırmaya başladı. Bu arada Alman askeri heyetinden bazı subaylar Osmanlı ordusunda önemli bazı görevlere getirilmişlerdi.
Sonuçta, Yavuz (Goesa) ve Midilli (Breslav) gemileri Amiral Sovchen komutasında 28-29 Ekim 1914 gecesi Rusya’nın Odessa ve Sivastopol Limanlarını topa tutması fiilen Osmanlı Devletini savaÅŸa sokmuÅŸ oldu.
Bu olay üzerine önce Rusya ardından Ä°ngiltere ve Fransa Osmanlı Devleti’ne savaÅŸ açtılar. Böylelikle savaÅŸa resmen katılan Osmanlı Devleti I Dünya savaşında bir çok cephede savaÅŸmıştır. Savunma Cephesi olarak kurulan ve oldukça öneme sahip bulunan Çanakkale Cephesi’nin açılmasının nedenleri ve meydana gelen Deniz savaÅŸları üzerinde duracağız.

SAVAŞ ÖNCESİ DÜŞÜNCE VE İTİLAF DEVLETLERİNİN SAVAŞ PLANLARI:

1) Baltık Denizine Egemen Olmak Planı:

“Baltık Denizine egemen olmak ve hem Ruslara silahla cephane yetiÅŸtirmek, hem de Almanya’nın mesafelerce düz kumluk halinde bulunan Pomeranya kıyılarına, Berlin’den 150-200 km uzaklıkta olan yerlere, büyük bir Rus ordusu çıkarmak. Lora Fiser’e göre ayrıca üç yere üç ordu çıkarılacak biri asıl çıkış ordusu, diÄŸer ikisi gösteriÅŸ ve ÅŸaşırtma orduları olacaktır.
Planın esaslarına göre Ä°ngiliz donanması, Almanya Frizon (Frize) adalarından Batı’da bulunan Bordum adasını ele geçirip onu Çanakkale önündeki Limni, Ä°mroz ve Bozcaada gibi bir üs olarak kullanacak, o bölgede denize dökülen Alman ırmaklarının ağızlarını tıkayacak, Kiel kanalını tahrip edecek ve genel olarak Almanya’nın kuzey deniz kıyılarını torpille kuÅŸatacaktır.

2) LOYD CORC Planı:

Loyd Corcc planının esası ilkbaharda kuvveti 700 bin kiÅŸiye varacak olan yeni birliklerin Fransa’da Batı cephesine gönderilmeyip Balkanlar’da kullanılmasıdır. Loyd Corc ayrıca Türklerin SüveyÅŸ kanalına saldırdıkları sırada, Suriye’ye 100 bin kiÅŸilik bir kuvvet çıkararak 80 bin kiÅŸilik Türk ordusunu maÄŸlup etmeyi’de düşünmüştür. Böylelikle Suriye ele geçirilmiÅŸ ve Kafkasya ile sıkışık durumda bulunan Ruslara yardım edilmiÅŸ olunur.
Amiral FiÅŸer Batı cephesini Baltık yolu ile Kuzeyden çevirmeyi, Loyd Corc ise aynı iÅŸi Balkanlar’dan veya Adriyatik kıyılarından yapmayı istemektedir.

3) JOFR Planı:

Bu düşüncede olanlar her ÅŸeyi bir kenara bırakarak ilk olarak Almanya’yı ezmeyi istemektedirler. Buna klasik düşünce ve plan denilebilir. Bunu isteyenler, elde edilecek bütün kuvvetlerini, yani en çok Ä°ngiltere’de önce gönüllü sonra mecburi olarak silah altına alınan ve alınacak olan birkaç milyon askerin hepsini veya hemen hepsini Batı cephesine yığmak ve Alman ordusunu kemire kemire ezmek düşüncesindedirler. Bu düşünceler ileri sürenlerin başında Fransız orduları baÅŸkomutanı Jofr ile Ä°ngiltere Ä°mparatorluk genel kurmay baÅŸkanı General (sonra mareÅŸal) Robertson bulunmaktadır.

4) Çörçil-Hankey’in BoÄŸazları Zorlama Planı:

Baltık denizine girmek planı da kısmen deniz bakanının düşünceleri arasında olmakla birlikte Çörçil, hemen bütün gücünü Çanakkale’nin zorlanması üzerinde toplayacaktır. O sırada Ä°ngiltere’de Osmanlı Devleti, düşmanların en zayıfı sayılıyordu. O, Almanya’dan damla damla ve adeta kaçak gibi Romanya ve Bulgaristan yolu ile silah ve cephane alabiliyordu, dolaysıyla Türk’ün kahramanlığını göz önünde tutmayanlar BoÄŸazları zorlamayı nispeten kolay sayabilirlerdi.
UzlaÅŸma Devletleri Çanakkale’ye denizden saldırıya giriÅŸecekleri sırada Osmanlı Devleti’nin durumu onlar açısından böyle bir saldırı için elveriÅŸli görüntüdeydi. Osmanlıların Sarıkamış üzerine yaptıkları büyük saldırı bozgunla sonuçlanmıştı. Mısır’ı Ä°ngilizlerden kurtarmak amacıyla giriÅŸtikleri kanal harekatları umulanları getirmemiÅŸti. Bu arada Balkan Devletlerinden Bulgaristan, Romanya ve Yunanistan’la Dünya Savaşı’nın baÅŸlamasından beri bir antlaÅŸmaya varılması için sürüp gelen siyasal görüşmelerden de olumlu bir sonuç alamamıştı.
Bulgarların çekingen davranışı Almanya ile Osmanlı arasında doğrudan bir bağlantının kurulmasını engellediğinden Osmanlı ordusunun yoksun bulunduğu Modern savaş gereçleri ile donatılmaması da gecikmekteydi.
Bu durum uzlaÅŸma Devletleri’nin Osmanlılara karşı bir saldırıya geçmelerine elveriÅŸli gibi görünmekteydi. Ne var ki aralarında bu maksatla hazırlanmış bir harekat alanları yoktu.savaÅŸ sonucunun batı cephesinde ve kısa bir zamanda alınacağına inanılmaktaydılar. Ãœstelik Ä°ngiltere’nin büyük bir kara ordusu kurmak için giriÅŸtiÄŸi hazırlıklar da tamamlanmış deÄŸildi. Çanakkale üzerine bir saldırı için ilgililer arasında kesin bir antlaÅŸmaya henüz varılmamıştı.


ÇANAKKALE’YE SALDIRI FÄ°KRÄ°

Çanakkale’ye saldırı fikrinin bir Rus sorunu ile bir olup-bitti olarak ortaya çıktığı görülmektedir. Sarıkamış saldırısının Osmanlı çıkarına geliÅŸtiÄŸi sırada Rus Orduları BaÅŸkomutanı Grandük Nicolar, Ä°ngiliz Harbiye Nazırı Kitchner’den Osmanlı kuvvetlerinden bir kısmının Kafkas cephesinden uzaklaÅŸtırılmasını saÄŸlayacak bir kara veya deniz gösterisinin yapılmasının mümkün olup olmadığını sormuÅŸtur (Aralık sonları 1914). Grandük böyle bir gösteri için Çanakkale’den söz etmemiÅŸti. Grandük’ün sorusu Londra’ya ulaÅŸtığı sırada, Çanakkale seferi düşüncesi çoktan doÄŸmuÅŸ bulunuyordu. Tartışılan yanı yapılacak seferin yalnız savaÅŸ gemileriyle mi yoksa aynı zamanda bunların kara kuvvetleri tarafından desteklenmesi suretiyle mi yapılacağıydı.
1908’de Ä°ngiltere Ä°mparatorluÄŸu Ulusal Savunma Konseyi BoÄŸazların yalnız savaÅŸ gemileriyle aşılması konusunu etüt etmiÅŸ ve XIX. Yüzyıl baÅŸlarında Lora Nelson’un bu konuda öne sürmüş olduÄŸu bir fikre saplanıp kalmıştı. Nelson, “Bir kara kuvveti tarafından desteklenmeden istihkamlara saldıran gemici delidir” demiÅŸti. Fakat birinci dünya savaşı baÅŸladığı sırada Ä°ngiltere’de Nelson’un düşüncesini paylaÅŸmayan bir insan yetiÅŸmiÅŸ bulunuyordu: Churchill

Churchill ve Çanakkale

Churchill düşüncesini Dünya Savaşı’ndan birkaç yıl önce Londra’yı ziyaret etmiÅŸ ve onunla görüşmüş olan Enver PaÅŸa’ya şöyle anlatmaktadır; “Londra’da bulunduÄŸum sırada Churchill ile bir dünya savaşı çıkması durumunu tartışmıştım. Böyle bir savaÅŸta Türkiye’nin ne yapacağını bana sordu. Ve arkasındanda ÅŸunu dedi: “EÄŸer Türkiye Almanya tarafını tutarsa Ä°ngiliz filosu Çanakkale BoÄŸazı’nı zorlayıp geçecek ve Ä°stanbul’u alacaktır.”
Churchill’in Çanakkale seferi ile ilgili çalışmaları Ä°ngiltere’nin Osmanlı Ä°mparatorluÄŸuna savaÅŸ açmasından önce baÅŸlar. Churchill 1 Eylül 1914’te Ä°ngiliz filosunun Çanakkale’yi zorlamasına ve Yunanistan’ın Gelibolu’ya asker çıkarmasına dayanan bir tasarı hazırlar. Fakat Bulgarlardan kuÅŸkulanan Yunanistan, tarafsızlığından ayrılıp Ä°ngiltere’ye yanaÅŸmadığı için bu tasarı suya düşer. Ayrıca Churchill, Mısır’ın en iyi biçimde savunulmasının Gelibolu’ya saldırmakla mümkün olduÄŸu yolundaki düşüncesini de savaÅŸ komitesi tarafından çok kuvvete ihtiyaç duyulacağı için iltifat görmez.
Yukarıdaki sözü edilen Rus orduları BaÅŸkomutanının Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nun her hangi bir yerinde bir gösteri yapılması isteÄŸinin Londra’ya varması üzerine (31 Aralık) Churchill’in BaÅŸvekile sunduÄŸu bir raporda “Savaşın duyurulmasından beri Gelibolu’ya saldırılmasını istemekte idim” demektedir. Bu kez Lloyd George ile SavaÅŸ komitesi genel sekreteri Hanway, Harbiye nazırı Kitchner ve Lord Fisher de Churchill’in fikrine katılmışlardır. Åžu ÅŸartla ki kara kuvvetleri saÄŸlanmadığı takdirde Çanakkale BoÄŸazı sadece savaÅŸ gemileriyle zorlanacaktır. Bu suretle Rusya’nın “gösteri” isteÄŸi de yerine getirilmiÅŸ olacaktır.
3 Ocak’ta Churchill, Çanakkale’yi abluka altında bulunduran Amiral Garden’den BoÄŸazın yalnız denizden zorlanmasını mümkün görüp görmediÄŸini sorar. Sorusuna bu iÅŸ için eski savaÅŸ gemilerinin kullanılacağını ve saÄŸlanacak sonuçların, uÄŸranılacak kayıpları haklı göstereceÄŸini de ekler.
5 Ocak’ta Amiral Garden’in cevabı gelir: Bir baskınla Çanakkale BoÄŸazı’nın zorlanabileceÄŸini sanmadığını fakat esaslı bir plana dayanılarak sayısı fazla gemilerle bunun yapılabileceÄŸini bildirir. Bu cevap savaÅŸ komitesi üyelerini tatmin eder. Bu suretle Churchill’in Çanakkale seferi ile ilgili hazırlıkları baÅŸarı ile sonuçlanır. Bundan sonra 20 Ocak’a kadar sürecek bir zaman içinde sefer planı hazırlıklarına geçilir. Bu sırada sefere Fransa’nın da katılması saÄŸlanır. Churchill, Fransa’dan önemli bir yardım dilemediklerini bu devletten ancak iÅŸbirliÄŸi, saldırı tasarısı üzerinde anlaÅŸma ve onu birlikte hazırlama dileÄŸinde bulundukların belirtmiÅŸtir.

GARDEN’Ä°N PLANI

Çanakkale’yi geçme planı Amiral Garden tarafından hazırlanmış ve 13 Ocak’ta SavaÅŸ komitesi tarafından onaylanmıştı. Plan önemli deniz kuvvetlerinin kullanılmasını öngörmeliydi. 12 zırhlı, 3 savaÅŸ kruvazörü, 3 hafif kruvazör, 12 destroyer, 6 deniz uçağı, 12 torpil tarayıcı gemisi ve daha bir çok baÅŸka çeÅŸit gemiler.
Plana göre ilkin boÄŸaz’ın giriÅŸini savunan dış bataryalar uzun mesafelerden bir ateÅŸle tahrik edilecekti. Dış bataryaların ikisi boÄŸazın Anadolu yakasında bulunan Orhaniye ile Kumkale’den, diÄŸer ikisi de Rumeli yakasındaki ErtuÄŸrul ile Seddülbahir’den ibaretti. BoÄŸaz’ın bunlar arasındaki geniÅŸliÄŸi 4 km kadardı. Bundan sonra BoÄŸaz’a girilerek Anadolu yakasında Kepez, Rumeli Kilitbahir’e kadar olan ve merkez savunma sistemi denilen tahkimatla bataryalar bombardıman edilerek tahrip edilecekti. Bu iÅŸte son bulunca, Çanakkale ile Nara arasındaki savunma sisteminin son kısmı ateÅŸ altına alınarak zararsız duruma getirilecek ve Marmara’ya girilerek Ä°stanbul yolu tutulacaktı. Bu bombardıman aÅŸamalarının her birinde savaÅŸ gemileri yol almaya baÅŸlamadan önce torpil tarlaları ayıklanmış olacaktı. Planın yürütülmesi için 15 ÅŸubat saptanması baÅŸarı ümitleri de havaların iyi gitmesine; yol, cephane saÄŸlanmasına ve Türklerin savunmada göstereceÄŸi yılgınlığa baÄŸlanmıştı.


ENVER PAÅžA VE BOÄžAZLARI SAVUNMA SÄ°STEMÄ°:

Türk BaÅŸkumandanlığı BoÄŸazın savunma sisteminde mayından faydalanmaya büyük önem vermiÅŸtir. Bundan ötürü mayın hatları kurulmuÅŸtur. Bunların bir kısmı sabitti. Ana mayın hatları Çanakkale BoÄŸazı’nın 1,5 km geniÅŸliÄŸinde bulunan en dar yerini korumak maksadıyla SoÄŸanlıdere – Dardonos önünden baÅŸlamıştı. 9 mayın hattı meydana getirilmiÅŸti. Kıyılarda da bu hatları koruyacak gizli obüs bataryaları yuvalanmış bulunuyordu.
Ender PaÅŸa yalnız denizden yapılacak bir saldır ile Çanakkale’nin geçilmezsinin olanaksızlığını göstermekteydi. Bu nedenle Ä°stanbul’da halk arasında dedikoduların uyandırmış olduÄŸu korku, kuÅŸku ve telaşına anlamıyordu. Ona göre, düşman büyük istihkamları uzaktan ateÅŸ hattına olabilir, tahrip de edebilirdi. Fakat mayın tarlalarını savunma bataryaları tahrip etmek için bataryaların üzerine kadar gelmesi gerekliydi. Gelecek olan gemiler ufaksa, kolaylıkla batırılabilirdi. Büyük savaÅŸ gemileri ise batmak korkusundan oraya kadar yaklaÅŸamayacaklardı. Åžayet düşman donanması mayın tarlalarına geçip Çanakkale ÅŸehri önüne BoÄŸazı kıvrılarak Nara’ya dönüp, Marmara’ya geçmeye giriÅŸirse karşısında bizim donanmamızı bulacaktı. Bizim donanmamız ufak olduÄŸu halde büyük top düşmanın teker teker geçmeye mecbur olan gemilerine karşı üstündü. Düşman gemileri bu dönüş esnasında bizim gemilerimize karşı ancak 2 topla ateÅŸ edebileceÄŸi halde 5 kilometreden fazla olmayan etki menzili içinde bizim en aÅŸağı 30 topumuz, onların karşılayabilecekti. Bu durumda en büyük dretnotlar bile batırılacaktı.

ÇANAKKALE DENİZ SEFERİNDEN BEKLENENLER

Enver PaÅŸa’nın Çanakkale deniz kuvvetleriyle zorlanamayacağı hususundaki düşünceleri, birinci Dünya savaşı baÅŸlarında Ä°ngiltere’de de aÅŸağı kabul edilmiÅŸti. Fakat Charebill’in ilkin Mısır’ın savunması için ortaya atılan bu fikri zamanla kök tutmuÅŸ ve bunun eyleme konulup baÅŸarılmasıyla ÅŸu önemli istifadelerin saÄŸlanabileceÄŸi Ä°ngilizlerce hayal edilmeye baÅŸlanmıştı:
Ä°stanbul’un Ruslar tarafından ele geçirilmesi önlenerek Ä°ngiliz hakimiyetine geçecektir. Bu durumda Osmanlı Devleti toprakları ve ordusu ikiye bölünmüş olacağından barış yapmak zorunda kalacaktı. Buna yanaÅŸmadığı taktirde de kısa zamanda savaÅŸ dışı bırakılacağına şüphe yoktu. Bu durumda Rusya ile batık dost devletler arasında baÄŸlantı saÄŸlanacak, karşılıklı ekonomisel ve savaÅŸsal yardımlaÅŸama saÄŸlanacaktı. Bütün bunlardan baÅŸka Dünya savaşı’nın baÅŸlangıcından beri tarafsızlıkları ile sallantıda bulunan Bulgaristan ve Romanya, Ä°ngiltere ile Fransa’nın yanında savaÅŸa gireceklerdi. Girince ve Almanya ile Avusturya’nın etrafındaki çember tamamlanmış ve kuvvetlenmiÅŸ olacaktı. Sözün kısası ” can boÄŸazdan gelir” atasözüne uygun olarak dünya savaşının bitirme yolu, Çanakkale BoÄŸazından geçmekteydi.

SAVAÅžIN BAÅžLAMASI (ÅžUBAT 19)

Yukarıda sözü geçen Gordon planının eylemine 19 ÅŸubat saat 10’da baÅŸladı. Bu tarih 1807 yılında Ä°ngiliz filosuna baÅŸarı ile sonuçlanan BoÄŸaz zorlaması 108. yıl dönümüne rastlamaktadır. Saldırı amacı ilkin boÄŸazın giriÅŸini koruyan Anadolu yakasındaki Kumkale ile Orhaniye’de ,Rumeli yakasında ErtuÄŸrul ile Seddülhisar’deki tabyaları yok etmekti. Ä°kinci Fransız dördü Ä°ngiliz olmak üzere altı zırhlı bu iÅŸi baÅŸarmak için görevlendirilmiÅŸti. Bu gemiler 12.000 ile 10.000 metreden bataryalar üzerine ateÅŸe baÅŸlamışlardı.
İlk ateşi açan HMS Cornwasllis zırhlısının topçu subayı Yüzbaşı Harry Minchin, bunu büyük babasına yazdığı bir mektupta gururla anlatmaktadır. İlk topa ateş emrini verdim ve daha ilk ateşte isabet kaydettik. Onların menzillerini dışında olduğumuzdan ateş oranı çok ağardı, dakikada bir mermi falan. Öğlene kadar buna devam ettik. Öğleden sonra biz ve Vengeance 8.00 ile 5.000 yarda kadar yaklaştık ve Vengeance epey yoğun bir ateş altına girdi. Biz hemen onu desteklemeye koştuk ve gemideki bütün toplarla kaleye ateşe başladık. Her top yaklaşık olarak dakikada iki mermi atıyordu. Bu numaralı tabya sır taşı, duman, alev ve toz yığını halinde havaya uçtu. Ondan sonra başka bir tabyada üzerimize ateş başlayınca hemen o yana döndük ve yaşamım boyunca bu kadar eğlendiğimi hatırlamıyorum. Birkaç kere çok yaklaştıysa da biz hiç isabet almadık. Ateş hızımız onların şaşırtmış olmalıydı. İnsanın çevresine dakikada 1500 kilo mermi yağması epey sinir bozucu olmalı.
Türk bataryaları menzillerinin kısalığından susmak zorunda kaldılar. Saat 12’den sonra zırhlılar kıyılara yaklaÅŸarak 7000 metreden ateÅŸ etmeye baÅŸlayınca bataryalar da karşıt ateÅŸe geçtiler. AteÅŸ ÅŸiddetliydi iki gemi isabet aldı. Amiral Garden saat 17:30 da geri çekilme emri verdi. Dış bataryaları bir günde tahrip etmek ümidi bu suretle suya düşmüş oluyordu. Ertesi gün baÅŸlayan fena hava saldırıyı 25 Åžubat’a kadar geciktirdi.

Bombardımana Devam Edilmesi (25 Şubat)

25 Åžubat’a dış bataryalar üzerine yarıda kalmış olan saldırıya tekrar baÅŸladı. Bu kez saldırıya 12 Åžubat gemisi katıldı. Bataryalar top menzillerini elveriÅŸsizliÄŸi alanına giren gemilere güçlü bir karşılık verdiler. Ä°kisine önemli isabetler kaydetmeye muvaffak oldular. Ne var ki, bu yüzer kaleleri yürüyüşlerinden alıkoyacak olanaklara sahip bulunmuyorlardı. 25 Åžubat’tan beri artık susmak zorunda bırakılmışlardı. Düşman savaşın sonuçlarını anlamak için tabyalara deniz erleri çıkarmış ve henüz kullanabilecek gibi görünen bir iki topu tahrip ettirmiÅŸlerdi. Dış bataryaların susturulması iÅŸi bu suretle sona ermiÅŸ bulunuyordu.
26 Åžubat’ı izleyen günlerde ve havanın elveriÅŸliliÄŸi ölçüsünde saldırı planının ikinci ve üçüncü bölümlerine yani iç bataryaların tahrip edilmesine giriÅŸilmiÅŸti. Amaç Dardonos ve Erenköy tabyaların savaÅŸ dışı etmek için BoÄŸazın içine girmekti. SavaÅŸ gemileri ateÅŸ ederken mayın tarama gemileri de kendilerine yol açacaktı. Planı bu bölümünün eylemini saÄŸlamada hesapta olmayan engellerle karşılaşıldı. Kıyılarda yerleÅŸtirilmiÅŸ gizli ve hareketli sahra bataryalarıyla Dardonos tabyasının topçuları yapılacak iÅŸi güçleÅŸtiriyorlardı. Devamlı olarak yer deÄŸiÅŸtiren mayın tarama gemilerine nefes aldırmıyorlardı. Zırhlılara isabetler oluyordu. Kaydedilen baÅŸarılar umulanlara yaklaşık olmadığı halde Amiral Gorden, 2 mart’ta Churchill’e çektiÄŸi bir telgrafta Mart ortalarında Ä°stanbul’a ulaÅŸacağı ümidinde olduÄŸunu bildiriyordu. 11 Mart’ta Churchill, Gorden’le bu konumdaki düşüncesini bir kez daha sordu. Gelen cevap filonun Marmara’ya girmesi üzerine, geri güvenliÄŸin korunması için kara kuvvetlerine ve bulunmadığı gibi Gelibolu’ya sır çıkartmakta planı da hazırlamıştı. Hemen kara kuvvetlerinin tedarike giriÅŸildi. Bu kuvvet general Hamilton komuta atandı ve Çanakkale’ye gönderildi. Amiral Gorden’in ordusuz bir komutana ihtiyacı yoktu. EdindiÄŸi bilgilere göre Türk’lere Almanya’dan mühimmat gönderilmesi ihtimali de vardı. Bu arada da Almanya’dan ve Avusturya ve Avusturya denizatlıları iÅŸe karışabilirdi. Buna zaman yoktu. Kaldı ki planın iç bataryaların susturulması ile mayınların toplanmasından ibaret olan ikinci kısmın tamamlanmış olduÄŸuna dair de kanıtı vardı. 15 Mart’ta saldırı için kararını verdi ,. Saldırı 17 ve 18 Mart’ta yapılacak yani BoÄŸaz gerilecekti. Ne var ki, vermiÅŸ olduÄŸu karardan bir gün sonra Gorden yorgunluktan, sinirden ve uykusuzluktan güçsüz düşmüştü. Doktorunun tavsiyesi Ä°stanbul’dan vazgeçerek Londra’ya dönmesi merkezin deydi. Bu suretle Amiral hazırlanmış olduÄŸu planın trajedi ile sonuçlanacak son perdesini görmekten kurtulacaktı. 17 Mart’ta yerine Harmay baÅŸkanlığı yapmakta da Vis Amiral de Robeck atandı.


Ä°STANBUL’U SAVUNMA TEDBÄ°RLERÄ°

Üçlü uzlaÅŸma devletleri savaÅŸ gemilerinin Çanakkale BoÄŸazı’nın geçilme giriÅŸiminin Osmanlı Genelkurmayı’nın kuÅŸkuya düşmesi normaldi. Kaldı ki bu giriÅŸime paralel olarak Ruslarında Karadeniz BoÄŸazı’na bir saldırıda Bulunmaları olasılığı da büsbütün ortadan kalkmış deÄŸildi. Bu durum göz önünde tutularak BoÄŸazların ve Ä°stanbul’un savunulması için ÅŸu Askersel tedbirlerin alınması gerekli görülmüştü; Çanakkale BoÄŸazı ile Ä°stanbul doÄŸrultusunu savunmak görevi Liman Von Sanders komutasında bulunan I. Orduya verilmiÅŸti.
Bu ordudan I. Kolordu Gelibolu Yarımadasına, 15. Kolordu Çanakkale’nin Anadolu kıyılarına 6. Kolordu da YeÅŸilköy bölgesine yerleÅŸtirilmiÅŸti. Karadeniz BoÄŸazı’nın savunması ile Vehip PaÅŸa’nın komutasında bulunan 2. Orduya verilmiÅŸ bulunuyordu. BoÄŸazların savunması ile görevli kuvvetlerin tümü , 200,000 kadardı.

18 MART SALDIRSI ÖNCESİNDEKİ HAZIRLIKLAR

Saldırının yüksek komutası da Robeck’e verilmiÅŸti. De Robeck bir gün önce görevinde çekilmiÅŸ olan Gorden’in planını uygulayacaktı. Plan sade idi.
Amaç Boğazın iki kıyısındaki bataryaların susturulması, torpillerin ayıklanması, bu suretle açılacak yoldan filonun Boğazı girilmesine olanak sağlanmasında ibaretti. De Robeck bu planı başarıyla gerçekleştirmek için savaş gemilerini üç kümede savaş düzenine getirmiş bulunuyordu. Birinci kümede Queen Elizabeth, Agamemnon, Lord Nelson ve İnflexible bulunuyordu. Bunlar güneye doğru sardırmışlardı. Bu üç savaş gemisinin sahra bataryalarına karşı güvenlikleri kuzey kanatta Lrince George ve güney kanatta Triumph tarafından sağlanacaktı.
İkinci kümede Amiral Guepratte komutasında şu dört Fransız zırhlısından kurulmuştu; Buffren, Bouvet, Goulois ve Charlemagne. İlk ikisini boğazın Anadolu kıyılarını, diğer ikisi de Rumeli kıyılarını döveceklerdi.
Üçüncü küme, İrresistable, Albian , Vengeance, Swiftsare ve Magestic yedekte bırakılmışlardı. Üçüncü küme gemileri sırası gelince ikinci kümenin yerine alacaklardı. Son olarak Cornwallis, Conapus, Dorthmouth ve Dublin kruvazörleri geliyordu. Bunlardan ilk ikisinin görevi mayın taramak, doğu ilgisinin de aşırma ateş yapmak suretiyle sahra bataryalarını arkadan varmaktı.
Dünya topraklarında güneÅŸin batmadığı iki büyük imparatorluÄŸun meydana getirdiÄŸi bu kudretli ve haÅŸmetli savaÅŸ gücüne insan gücü ile karşı gelinemeyeceÄŸi konusuna Ä°ngiliz ve Fransız denizcilerinde genel bir kaç doÄŸmuÅŸtu. 18 Mart saat 10:58’de yukarıda iÅŸaret edilen savaÅŸ düzeni almış olan aramada da ilk bombardıman için suretle görev bölümü yapılmıştı:
Queen Elizabeth, Anadolu yakasında bulunan Hamidye I ve Çimenlik tabyalarını, Agamemnon, Lord Nelson ve İnfletible ise boğazın Rumeli yakasındaki Yıldız, Mescidiye, Hamidiye II ve Namazgah tabyalarını ateş edeceklerdi. Düşman ordusu büyük saldırışa geçeceği sırada Türk bölgesi savunma karargahında durum şöyleydi;
Karargah komutası Albay Cevat , 18 Mart’tan önce Bozcaada’da düşman savaÅŸ gemilerinin toplanmakta olduÄŸunu haber almıştı. 18 Mart sabahı da bir araÅŸtırıcı uçağımız Bozcaada’da büyük bir kaynaÅŸma olduÄŸunun haberini getirmiÅŸti.
Ne var ki, komutanlık bu haberleri büyük bir saldıranın ilk iÅŸaretleri olarak kabul etmedi. O kadar etmedi ki komutan Albay Cevat, 18 Mart sabahı karargahta ayrılıp Kirte’deki birlikleri teftiÅŸe gitmiÅŸ ve ancak 16:30’da karargaha dönebilmiÅŸti. Bu nedenle savaşı Kurmay Binbaşı Selahattin Adil(paÅŸa) yönetmiÅŸti. SavaÅŸ sırasında yanında bulunmuÅŸ olan yardımcıları Kurmay KolaÄŸası Osman Zati ile Yüzbaşı Hamdi’dir. Bu kısa açıklama da göstermektedir ki, 18 Mart saldırısı bir baskın biçiminde baÅŸlamıştır.

SALDIRININ BAÅžLAMASI:

Birinci küme ile kendilerine hedef olarak gösterilmiÅŸ plan tabyaları arasında düello saat 11:15’te baÅŸlıyor. Queen Elizabeth, ağır toplarıyla uzak mesafeden ilkin Çimenlik’e sonra Çanakkale ÅŸehrine daha sonra da Hamidiye tabyasına ateÅŸ ediyor. Çimenlik’e iki isabet oluyor. Çanakkale’de yangın çıkıyor. Hamidiye’de yıkıntı meydana geliyor.
Saat 11:35’te Lord Nelson, Rumeli yakasındaki Hamidiye II tabyasına; George ve Triumph, Mecidiye, Yıldız ve Dardonos tabyalarına açıyorlar. Fakat zırhlıların büyük ÅŸikayeti bu tabyalardan olmaktan çok, görünmeyen ve göründüğü anda hızla yer deÄŸiÅŸtiren sahar bataryalarındandı.
12:30’da Amiral de Robeck Fransız gemilerinden kurulmuÅŸ olan ikinci küme gemilerine kıyılara yaklaÅŸarak, yakın mesafeden bombardımanı sürdürmesi emrini veriyor.
Bunlar Erenköy bizansında duran Ä°ngiliz gemileri arasından geçerek kıyıya 400 metre kadar yaklaşıyorlar. Bütün ağır toplarıyla Rumeli yakasında Kilitsihar ile Mesudiye tabyaları, Anadolu yakasında da Dardonos ile Beyaztepe mevkileri ateÅŸe tutuyorlar. Büyük Aramada boÄŸaz en dar olan Kilitsahir ile Çanakkale arasına yönelmiÅŸti. Buraya gelmeden önce birkaç gemi feda edileceÄŸi de hesaba katılmıştı. Bu kayıpları karşılıksız olmayacaktı. BoÄŸaz geçilip Ä°stanbul alınmakla, Osmanlı ile müttefiklerin baÄŸlantısı kesilecekti, çember içine alınan Avusturya ile Almanya da pes demek zorunda kalacaklardı. Sözün kısası savaşın muhteÅŸem armadanın birkaç kilometre daha ilerlemesine baÄŸlı kalmıştı. Tarihsel Fransız cesareti ile Ä°ngiliz soÄŸukkanlılığı Türk’ün alçak gönüllü kahramanlığı karşısına bu alınacak yerde bir sınav verecekti.
Deniz savaşının en bunalımlı anı iki taraf içinde gelip çatmıştı. Dünya bu olaya kadar Türk’lerin fetihler savaÅŸlarında tanımıştı. Yurt savunmasında ise güçlerinin neye yettiÄŸini ilk kez hecelemeye baÅŸlayacaklardı.
Hava ÅŸartları Türk’lerin lehineydi. Gemi bacalarından ve toplardan çıkan dumanlar sayesinde Türk bataryaları görünmüyordu. Türk savunma komutanlığı düşman zırhlılarının merkez bataryalarına 14 kilometre kadar yaklaÅŸması üzerine bu bataryalar tarafından da ateÅŸ emri verildi. Türk’lerin ağır toplarıyla ötüşlerinin ateÅŸi düşman üzerine ÅŸaşırtıcı bir etki yapmaktaydı. Kaptan köprüsünden isabet alan Ä°nflexible’den geriye dön emri verildi. Bouvet’de de almış olduÄŸu isabetten dolayı yangın baÅŸlamıştı. Geminin toplarının yarısı kullanılmaz hale gelmiÅŸti. Bir çeyrek saatte 14 isabet alan Suffren hemen hemen savaÅŸ dışı edilmiÅŸti. Ne var ki, bu arada da Çanakkale’de baÅŸlamış olan yangın geniÅŸlemiÅŸ, Dardonos, Namazgah ve Hamidiye bataryaları, Fransız gemilerinin ateÅŸi karşısında susmuÅŸtu. Deniz ile kara arasındaki büyük düello taraflar ağır yaralar almışlardı.
Fransız gemilerinin yıprandığını gören de Robeck geri dönmelerini ve üçüncü küme gemileri ile yedeklere onların yerine almalarını emrini veriyor. Saat 13:34 ne var ki, Boğazdan çıkmak girmek kadar kolay değildi. Donanmalara taranmış sandıkları karanlık limanın güney kısmına, Erenköy açıklarından Doğuya doğru da Nusrat adındaki mayın gemisi geceleyin, Ruslarca Karadeniz kıyılarımıza dökülüp tarafımızdan toplanmış olan mayınlardan 26 tane döker. İşte bu mayınlardan birine çarpan Bovvet bir buçuk dakikada 640-700 kadar mevcudu ile sulara gömülüyor. 5 subayla 51 er ancak kurtarılıyor. Bu kurtarma işine karışmış olan Gaulios zırhlısına da iki ağır top mermisi ile yaralanıp su almaya başlayınca diğer iki Fransız gemisini yardımı ile savaş yerini terk ediyor. Fransız, tümden yok olmamak için savaş yerinden çekilmek zorundadır. Ve şimdi Türklerle İngilizler karşı karşıya geliyorlar.
Bovvet’in batış anını anlatan Yarbay Worsley Gibson’un sözleri; Bovvet’in sancak tarafına yattığına dikkat ettim ve bunu McB’ye söyledim. Daha sözümü bitirmeden gemi daha fazla yatmaya baÅŸladı. Ağır yara aldığı belliydi. Çokta hızlı ileri gitmekteydi ve az sonra direkleri suya girdi, büyük bir duman ve buhar sütünü yükseldi ama herhangi bir patlama olmadı ve birkaç saniye sonra sulara gömüldü.
Bovvet’in batması Golois’in yaralanması ve tüm Fransız gemilerinin geri çekilmesi Türklerin moralini yükseltiyor. Saat 14:00’ten sonra savaÅŸ 6 Ä°ngiliz zırhlısı ile bataryalar arasında tekrar baÅŸlıyor.
15:15’te Irrsistable zırhlısı Beyaz tepe hizasında torpidoya çarparak yan yatmaya baÅŸlıyor. Makineleri su ile doluyor. Hareket edemiyor. Ocean zırhlısı imdada koÅŸuyor. Onu geriye çekmek istiyor fakat akıntı iki gemiyi Anadolu kıyısına doÄŸru sürüklüyor. Ocean’da Bovvet’in batmakta olduÄŸu yerde bir mayına çarpıyor. Ä°ki yaralı gemi Türk Topçusunun ateÅŸi altında gemiler boÅŸaltılarak kendi hallerine bırakılıyor. Bu gemiler Çanakkale Savaşının son kılavuzları oluyor. Amiral de Robeck saat 17’de muhteÅŸem aramadan geri kalan zırhlılara dönüş emrini veriyor. Çanakkale direniÅŸinin ilk bölümü; Ä°ngiliz ve Fransız armadasının yenilgisi ve Türklerin zaferi ile son buluyor.

Ä°KÄ° TARAFIN KAYBI

18 Mart’ta BoÄŸazı geçmek için 12 büyük zırhlı savaÅŸa katılmıştı. DiÄŸer gemilerden her biride az çok isabet almışlardı. Osmanlı kaybına gelince; Bataryalardan hepsi isabet almıştı. BoÄŸazın giriÅŸindekiler susturulmuÅŸtu. İç bataryalardan da çok veya az yaralananlar olmuÅŸtu. 176 Kaptan 8’i kullanılmayacak duruma gelmiÅŸti. Ä°nsan kaybı 40 ölü ve 74 yaralıdan ibaretti. Yaralılarınsa 18’i Almandı.
İki tarafında sahip bulundukları savaş güçlerine göre kayıplar önemli sayılamaz. İngiliz ve Fransız imparatorları engin servet kaynaklarına sahiptiler. Batan ve yaralanan gemilerini yerlerine kolaylıkla başkalarını koyabilirlerdi. Ne var ki, iki devletin normal kayıpları hiçbir suretle giderilemeyecek kadar ağırdı.
Türklerin uÄŸradığı nesnel kayıplara karşılık moral kazançları yüksekti. Aylardan beri Ä°stanbul’da kuÅŸku içinde yaÅŸayan Türkler için Çanakkale deniz zaferi, kurtuluÅŸ anlarını taşıyordu. Türklerin Ä°ngiliz donanması için kökleÅŸmiÅŸ bir hayranlığı vardı.bu donanmayı, yüz gemisi dönmeye zorlamanın büyük heyecanını duymaları doÄŸaldı. 18 Mart akÅŸamı Ä°stanbul ve zafer haberinin ulaÅŸtığı bütün Türk ÅŸehirlerinde, kasabalarında ve köylerinde evler bayraklarla süslenmiÅŸ, aydınlatılmış ve ÅŸenlik yapılmıştı. Çanakkale deniz zaferinin dünyada bulunan diÄŸer Müslüman ülkelerinde de etkisi görüldü. Sömürge yaÅŸamı süren Müslüman ve hatta Müslüman olmayan halklarda, Emperyalizme karşı bu üstün direniÅŸi kendi kurtuluÅŸları için deÄŸerli bir örnek gibi kabul eder oldular
Çanakkale deniz yenilgisi altında kalmak istemeyen ve olumsuz etkisini her ne pahasına olursa olsun silmek isteyen uzlaÅŸma devletleri talihlerini bu kez de Ä°stanbul’u almak için kara yolundan giderek denemeye karar verdiler. Bu yolun Gelibolu yarımadasından geçtiÄŸini düşündüler ve kara ordularını oraya çıkartmakla ilgili iÅŸe giriÅŸtiler.
18 Mart yenilgisi İngiliz ileri gelenleri arasında bir takım tartışmalara yol açmıştı. Amiral de Rocek ile Ian Hamilton arasında ortaya çıkan sorun; donanmanın Boğazı geçmek için yapacağı ikinci bir denemesinin ordu tarafından desteklenmesine karşılık, ordunun Gelibolu Yarımadasına yapacağı bir çıkartma hareketinin donanma tarafından desteklenmesinin daha uygun olup olmadığı nedeniyle ortaya çıkmıştır. İngiliz ileri gelenleri başvekil, savaş komitesi, deniz bakanlığı amirallik, savaş komisyonu da savaşa devam düşüncesindeydiler. Hatta Fransız deniz bakanı da aynı düşüncede olduğunu belirtmiştir.
ilk baÅŸta amiral Robeck tekrardan boÄŸazı zorlayarak Ä°stanbul’u almayı düşünmüşse de bu kararında vazgeçerek ordunun Gelibolu Yarımadası’na yapacağı bir çıkartma hareketinin donanma tarafından desteklenmesi planına uymuÅŸtur. Bu nedenledir ki, 18 Mart saldırısı bir daha tekrarlanmayarak tarihte tek er bir olay olarak kalacaktır.
Böylelikle 18 Mart yenilgisinin intikamını almak isteyen uzlaÅŸma devletleri 15 Nisan da Gelibolu’ya ilk birlikleriyle çıkartma yaparlar.

KAYNAKÇA
Çanakkale Valiliği

BAYUR, Yusuf Hikmet, Türk İnkılabı Tarihi cilt 3/2. Kısım TTK Ankara 1991
KARAL, Enver Ziya , Osmanlı Tarihi 9. Cilt TTK Ankara 1996
Nigel Steel ve Peter Hart , Gelibolu Yenilginin Destanı Çev. Mehmet Harmancı Medya Basım
Volkan VAROL


(Visited 15 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 01.03.2008 tarihinde Hale tarafından, Yakın Dönem Türkiye Tarihi bölümünde paylaşılmıştır ve 5983 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 3 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Çanakkale Deniz Savaşları | 19 Şubat 1915 - 18 Mart 1915 orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleNano Teknoloji Nedir? | Nano Teknoloji Nerelerde Kullanılır? Amaçları - Nano Teknoloji Ä°le Yapılan Ve Halen Devam Eden Çalışmalar - Nano Tekn.. Sonraki Makale[Kulak Burun BoÄŸaz] Adenovirus Enfeksiyonları | Belirtileri - Nedenleri - Tedavisi

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz