Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

[Biyoloji] İskelet Sistemleri ve Kas Sistemleri


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 31.01.2008 tarihinde Sema tarafından, Fizik - Kimya - Biyoloji Konu Anlatımları bölümünde paylaşılmıştır ve 12760 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


İskelet ve Kas sistemleri


İskelet Sistemi :

Hayvanlar ve çoğunda, iskelet ve kas birlikte destek yapıyı oluştururlar. Hayvanlardaki destek yapılar organizmaya desteklik sağkarken, koruma ve biçimlendirmenin yanısıra hareket etmesinide sağlamaktadır.

Hayvanlarda, iç iskelet ve dış iskelet olamak üzere iki çeşit iskelet sistemi vardır.


Dış İskelet Sistemi :

Bazı tek hücrelilerin stoplazmaları tarafından salgılanan dış örtüler, bazı hayvanlar üzerindeki kabuklar, evcik, zırh gibi yapılar, eklem bacaklıların vücudunu örten kitin, salyangoz ve midye gibi yumuşakçaların kabukları gibi çeşitli organik ve inorganik maddelerin birikmesiyle sertleşmiş ve belli bir şekil alıp organizmayı koruyup şekillendiren yapılara “dış iskelet” denir.

Dış iskelet, karada yaşayan canlıların fazla su kaybını önler; esnek bir yapıya sahip olmadığından organizmanın büyümesi sırasında zaman zaman değiştirilir yada büyütülür.

İç İskelet :

Omurgalıların hepsinde iç iskelet vardır. İç iskelet, embriyonik gelişim sırasında mezoderm tabakasının farklılaşmasıyla meydana gelir. En basit tipi, Amphioxus’ ta görülür. Sırt tarafında bir iplik şeklinde olup “notokorda” adını alır.

Köpekbalıkları’ nda iç iskelet kıkırdak yapıdadır. Diğer omurgalılardaembriyo döneminde kıkırdak dokusundan oluşan iskelet daha sonra kemik dokuya dönüşür. İç iskelet, canlının büyümesini dış iskelet gibi engellemez.

İç İskeletin Özellikleri:


– İç iskelet omurgalıların çoğunda ve insanlarda vücudun çatısını oluşturur.

– Kaslara bağlanma yüzeyi teşkil ederek canlının hareket etmesine yardımcı olur.

– İskeleti meydana getiren kemikler, organizmanın temel ihtiyacı olan bazı mineralleri depo eder.

– İskeleti meydana getiren kemikler, bir kısım kan hücrelerinin kırmızı kemik iliğine sahiptir.

– İç organları dış etkilerden korur.

Kemiklerin Gelişimi:

İskeleti meydana getiren kemikler iki farklı şekilde gelişirler. Kemiklerin bir kısmı bağ dokudan, bir kısmıda kıkırdaktan gelişmiştir. Canlı hayatı boyunca kemik yapımı ve yıkımı münavebeli bir şekilde devam eder. Büyüme çağında yapım yıkımdan fazla olduğundan kemikler uzar ve kalınlaşır. Orta yaşlarda kemik yapımı ve yıkımı birbirine eşittir. Yaşlılarda ise kemik yıkımı, kemik yapımından fazla olduğu için kemikler gözenekli bir hal alır ve kolay kırılabilir.

Kemik oluşumunda özellikle D, A, C vitaminleri önemli rol oynar. Özellikle D vitamini eksikliğinde, kemiklerde sertlik sağlayıcı Ca ve P tutulamayacağından kemiklerde yumuşama ve eğrilme başlar (Raşitizm).

İskeletin Yapısı :

İnsan iskeletini oluşturan kemik çeşitleri, uzun, kısa ve yassı kemikler olmak üzere üç gruba ayrılır.

Uzun kemikler : Kol ve bacaklarda bulunan kemiklerdir.

Kısa kemikler : Omurga, el ve ayak bileklerinde bulunan kemiklerdir.

Yassı kemikler : göüğs, kafatası ve kaburga kemikleri yassı kemiklerdir.

Uzun kemiklerin uç kısımları şişkindir. Bu kısımlara kemik başı, bunların arasında kalan bölgeyede kemik gövdesi denir. Uzun kemiğin en dışında, enine büyümeyi sağlayan kemik zarı (periost) bulunur. Uzun kemiklerin içindeki ilik, sarı kemik iliğidir. Bu kemiklerin gövde kısmı sıkı (sert) kemik dokudan oluşmuş olup baş kısımlarında süngerimsi kemik doku bulunur. Süngerimsi kemik dokunun boşluklarındaysa kırmızı kemik iliği bulunur.

Uzun kemiklerin başı ile gövdesi arasında bulunan kıkırdak tabakası (büyüme plağı), kemiğin boyuna büyümesini sağlar. Bu tabaka büyüme döneminden sonra kaybolur.

Yassı ve kısa kemiklerin üzeride kemik zarı (periost) ile örtülüdür. Kemik zarının hemen altı, sıkı kemik doku ve onunda altı (orta kısım) süngerimsi kemik dokusundan oluşmuş olupkırmızı kemik iliği bulundurur.

Yeni doğan bebeklerdeki bütün kemiklerin içindeki ilik, kırmızı kemik iliğidir. Uzun kemiklerin içindeki ilik, sarı iliğe dönüşür. Sarı iliğin kan yapımı ile ilgisi yoktur. O bölgenin yağ ile dolmasından dolayı sarı bir görünüm kazandığından sarı ilik adını almıştır.

İskeleti oluşturan kemik sayısı 207 olarak belirtilmesine rağmen bazı kaynaklarda bu sayı, kulak (6) ve dil (1) kemikleride eklenereksayı yükseltilmektedir. Bazı anatomi kitaplarında ise kuyruk sokumu ve sağrı omurları birleştirilmiş olduğundan sayı dahada az gösterilmiştir.

Eklemler :

Kemiklerin birbirine bağlanma yerleridir. Eklemler, hareketsiz, az hareketli ve hareketli olarak üç gruba ayrılır.

1- Hareketsiz (oynamaz) eklemler :

Kafatası gibi iskeletin hareket etmeyen kısımlarında görülür. Kemikleşen eklemler, testere dişi gibi girinti çıkıntılarla çok sıkışekilde birbirlerine bağlanmışlardır.

2– Az Hareketli (yarı oynar) eklemler :

Omurlar arasındaki eklemler bu tip eklemlerdir.Omurlar arasında bulunan kıkırdak doku, esneklik sağlamada yardımcı olur.

3- Hareketli (oynar) eklem :

Özellikle kol ve bacaklardaki eklemler bu tipten eklemlerdir. Eklemleri oluşturan kemiklerin uçları bağ dokusundan meydana gelmiş olan ortak bir kapsülle çevrilmiştir. Kapsülle eklem arasındaki boşluk, eklem boşluğu olarak adlandırılır. Eklem kapsülünün içi kayganlık sağlayıcı “eklem sıvı” (sinovial sıvı) ile doludur. Kemiklerin eklem yapan uçlarında bulunan kıkırdağa “eklem kıkırdağ” denir. Ayrıca, bir kemikten diğerine uzanan bağ dokudan meydana gelmiş eklem bağları bulunur.

Kas Sistemi :

Kaslar, canlı organizmada hareket sistemini meydana getiren yapılardandır. Kasların en önemli özellikleri uzayıp kısalma yeteneğine sahip olmalarıdır.

Kas Çeşitleri: Kaslar, anatomik yapılarına ve çalışma özelliklerine göre; çizgili kas, düz kas ve kalp kası olarak üç gruba ayrılır.

1. Çizgili Kaslar (İskelet Kasları)

– Çizgili kas hücreleri, uzun ve silindir şeklinde olan hücrelerdir.

– Bir kas teli boyunca birden fazla çekirdek bulunur.

– Kas hücrelerinin sınırları belirli değildir ve sitokinez (sitoplazma bölünmesi) görülmez.

– Beynin kontrolünde, insan isteğiyle çalışırlar.

– Düz kasa göre daha hızlı kasılırlar.

– Eklem bacaklıların kasları bu tiptedir.

Çizgili kas liflerinde açık ve koyu bantlar, özel proteinlerin farklı düzende sıralanmasından oluşur. Bu proteinler aktin (açık) ve miyozin (koyu) dir.

2. Düz Kaslar:

– Düz kas hücreleri mekik şeklindedir.

– Otonom sinir sisteminin kontrolünde,insanın isteği dışında çalışırlar.

– Kasılmaları yavaştır ve düzenlidir.

– Omurgalılarda sindirim, solunum, dolaşım, üreme ve boşaltım sistemlerinin duvarlarında bulunmaktadır.

– Eklem bacaklılar dışında, omurgasız hayvanlar düz kaslara sahiptir.

– Her hücrede bir adet çekirdek bulunur.

3. Kalp Kası ( Miyokard):

– Çizgili kas yapısındadır, istek dışı çalışır.

– Liflerindeki telcikler tek çekirdeklidir.

– Çekirdekler hücrenin ortasında bulunur.

– Kalp kası dallanmış bir yapıya sahiptir.

– Kas tellerinin boyu kısadır. Birbirine bağlandıkları yerlerde ara diskler bulunur.

Çizgili Kasların Çalışması :

Çizgili kasların kasılması, aktin ve miyozin iplikçiklerinin birbiri içine kaymasıyla oluşur (Kayan iplikler hipotezi). Bir çizgili kas demeti boyunca ışığı az ve çok kıran bölgeler vardır.

Bunlardan açık renkli olanlar aktin ipliklerinden oluşmuş olup, I bandı adını alır. Koyu renkli olanlar miyozinden meydana gelir ve A bandı adını alır. I bandının ortasındaki birleşme noktalarına Z çizgisi denir. İki Z çizgisi arasında bulunan bölgeye sarkomer denir ve kasılmanın birimi olarak kabul edilir. A bandının ortasındaki açık görünen bölgeye ise H bandı denir

Kasılma sırasında A bandının boyu değişmezken, I bandı kısalır ve H bandı görünmez olur. İki Z çizgisinin birbirine yaklaşmasıyla kasın boyu kısalır. Gevşeme anında ise kas eski özelliğine kavuşur.

1. Kasın Kasılma Evreleri:

Bir kasın kasılması ve gevşemesi sürecinde üç evre ayırt edilir.

a. Bekleme (Latent) Evresi : Uyarının uygulanması ile kasılmanın başlaması arasında geçen süredir. Yaklaşık 0,01 saniye sürer.

b. Kasılma Evresi : Kasılmanın başladığı an ile gevşemenin başladığı an arasındaki süredir.

c. Gevşeme Evresi : Kasın gevşeyerek eski halini almasıdır. Yaklaşık 0,05 saniye sürer.

2. Fizyolojik Tetanoz:

Kasa arka arkaya uyarı verilirse, kas gevşemeye vakit bulamaz, kasılı bir vaziyette kalır. Bu duruma fizyolojik tetanoz denir.

3. Kasılmanın Kimyasal Açıklanması:

Kasların kasılabilmesi için gerekli enerji öncelikle ATP’den sağlanır. Sonra sırasıyla, kreatin fosfat, glikoz ve glikojen kullanılır.

Kaslarda kasılma anında bazı maddelerin miktarı azalırken bazılarının miktarında artma meydana gelir. Bu maddeler aşağıdaki tabloda verilmiştir.

Kasların kasılması sinirler tarafından verilen emirler ile olur. Bu sinirlerin kastaki uçlarına “motor uç plağı” denir.

Motor uç plağına uyartı gelince sinir uçlarından asetil kolin salınır. Bu madde kasın E. retikulumundan (= sarkoplazmik retikulum) Ca++ iyonlarının aktin ve miyozin lifleri arasına salınmasını sağlar. Ca++ iyonları varlığında ATP, ADP ile fosfata ayrılır ve kasılma için gerekli enerji sağlanmış olur.

4. Kasılmada “Ya hep ya hiç” Prensibi:

Kas, eşik değeri altındaki uyarılara tepki göstermez. Eşik değerindeki uyarıya ise bütün şiddetiyle tepki gösterir. Uyarı şiddeti daha da artsa bile kasın verdiği tepki şiddeti değişmez. Buna “ya hep ya hiç” prensibi denir.

5. Kas Tonusu nedir?

Kaslar, çalışmadığı süre içerisinde bile az da olsa kasılı halde bulunurlar. Buna kas tonusu denir.

(Visited 5 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 31.01.2008 tarihinde Sema tarafından, Fizik - Kimya - Biyoloji Konu Anlatımları bölümünde paylaşılmıştır ve 12760 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 4 adet mesaj daha bulunmaktadır.

[Biyoloji] İskelet Sistemleri ve Kas Sistemleri orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleAtatürk Günlüğü - Today | 16 Ağustos - August Sonraki Makale[Test Edin] Stres Nedir, Hayatımızı Nasıl Etkiler ? | Stres Düzeyinizi Test Edin ve Yorumlayın

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz