Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Bilimsel Araştırmadan Acı Gerçek


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 11.10.2007 tarihinde M.Karaman tarafından, EÄŸitim Haberleri, GeliÅŸmeler, Sorunlar ve Sınavlar bölümünde paylaşılmıştır ve 267 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Yard. Doç. Dr. Erkan Yaman doktora tezi olarak üniversitelerde görev yapan akademisyenlerin maruz kaldığı baskıları araştırdı.

Türkiye’de ilk kez Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve üniversite sisteminin baskıcı, antidemokratik ve otoriter yapısı bilimsel bir araÅŸtırmayla ortaya konuldu.


Ãœniversitelerde öğretim elemanlarına uygulanan ayrımcılık, baskı, eziyet, korkutma, küfür, hakaret, taciz gibi resmî olmayan cezalar bir akademisyen tarafından doktora tezine konu edildi. Marmara Ãœniversitesi EÄŸitim Bilimleri Enstitüsü’nde bir eÄŸitim yönetimi sorunu olarak öğretim üyelerine uygulanan informel (resmî olmayan) cezalar araÅŸtırıldı. Yard. Doç. Dr. Erkan Yaman’ın yaptığı araÅŸtırmanın tez danışmanlığını Prof. Dr. HoÅŸcan Ensari yapmış. Buna göre üniversitelerimizin genel görünümü şöyle: “Korku kültürü hakim. Baskıcı ve otoriter yönetim anlayışı üniversiteyi yozlaÅŸtırıyor. Akademisyenler sürekli sindiriliyor, tehdit ediliyor. Adam kayırma ve yandaÅŸlık had safhada. Öğretim elemanları bu ortamda bilim üretemiyor ve mutsuz.”

Halen Sakarya Ãœniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapan Erkan Yaman, doktora tezini Türkiye’nin deÄŸiÅŸik bölgelerindeki üniversitelerde informel cezalara maruz kalmış öğretim üyeleri ile yüz yüze görüşmeler yaparak gerçekleÅŸtirdi. AraÅŸtırmaya göre üniversitedeki otoriter yapı sisteme uymayan öğretim üyelerine yasa ve yönetmeliklerde yer almayan cezalar veriyor. Bu cezalar tutum ve davranışlar yoluyla ÅŸu ÅŸekilde tezahür ediyor: “Ayrımcılık, kayırma, yıldırma, korkutma, ihmal, sömürü, istismar, bencillik, iÅŸkence, eziyet, ÅŸiddet, baskı, saldırganlık, iÅŸ iliÅŸkilerine politika karıştırma, hakaret ve küfür, bedensel ve cinsel taciz, görev ve yetkinin kötüye kullanımı, dedikodu, dogmatik davranışlar, yobazlık, baÄŸnazlık.”

AraÅŸtırmada üniversitelerde oluÅŸturulan korku kültürü, öğretim üyelerinin anlatımlarıyla ele alınıyor. Ä°smi açıklanmayan bir araÅŸtırma görevlisi, üniversitelerde askerî hiyerarÅŸik yapılanmanın bir benzerinin varlığına dikkat çekerek şöyle konuÅŸuyor: “Bir akademisyen düşünün ki bağımsız düşünce süreçlerini ve doÄŸru bildiÄŸini her fırsatta ifade etmesi gereken bir bilim insanı tuvalete giderken dahi izin isteyecekti. Bu korkunç bir manzaraydı.” Akademisyenlikte usta-çırak iliÅŸkisi bulunması, amirin onayı olmadan bir ÅŸey olunamayacağı sonucunu doÄŸuruyor. Bu da insanların hak aramadan çekinme ve korkuyu beraberinde getiriyor. Böylece ideolojik yapılanma ve kadrolaÅŸma da etkisini devam ettirebiliyor.


Resmî olmayan cezalar arasında yöneticilerle ters düşen öğretim elemanlarına ambargo uygulanması da bulunuyor. Bir yardımcı doçent, yöneticilerle ters düştüğü için üniversitedeki memur ve müstahdemlere varıncaya kadar herkese kendisiyle konuÅŸulmaması talimatı verildiÄŸini ifade ediyor. Öğretim üyesi, yaÅŸadıklarını şöyle anlatıyor: “Tabii ki kimse bizimle arkadaÅŸ olmuyordu korkudan. Korkuyorlardı insanlar, memur ve hizmetliler dahil. Onlara bizim için ‘düşman öğretim üyeleri’ denmiÅŸti. Maalesef korkunç. Akademik camiada bunları da yaÅŸadık.”

Yard. Doç. Dr. Erkan Yaman, Türkiye’nin en önemli sorununu aydınların henüz bu korku kültürünü tartışmaya dahi açamaması olarak görüyor ve ÅŸu yorumu yapıyor: “Korku kültürü bir dünya görüşü, yaÅŸama bakış tarzı, diÄŸer insanlarla paylaşılan bir algılama zemini oluÅŸturur. Bu algılama zemini, insanın özünü, onurunu, tekliÄŸini önemsemez; bu zeminin önemsediÄŸi en önemli faktör güçtür. Bu bir kültürdür ve ülkemizdeki insanlar bu kültürün içinde yoÄŸrulmuÅŸlardır… Türk toplumunun en can alıcı sorunu budur. Nitekim araÅŸtırmamızın bulgularında da öğretim elemanları, çalıştıkları fakülte ya da bölümlerde yöneticileri tarafından oluÅŸturulan korku kültürünün onlarda ciddî düzeyde olumsuz örgüt iklimi algısının ve sorunların oluÅŸmasına neden olduÄŸunu belirtmiÅŸtir.”

Bilimsel araştırmada öğretim üyelerinin en çok şikayet ettiği konuların başında öğretim elemanlarına akademik yükseltmelerde kadro verilmemesi veya engellenmesi; yaptıkları bilimsel çalışmalara değer verilmemesi; yayınlarının yöneticiler tarafından olumsuz biçimde eleştirilmesi gibi davranışlar geliyor.

Üniversitedeki baskı, hocaları hasta ediyor

Üniversitelerdeki baskı ve sindirme kültürü, akademik camianın en alt mertebesi kabul edilen araştırma görevliliğinden itibaren oluşturuluyor. Araştırma görevlisinin geleceği, iş hayatı ve yükselmesi sürekli bir üst amirinin elinde olduğu için özel işlerde kullanıldığına vurgu yapılıyor. Araştırma görevlileri, informel cezaya maruz kalmamak için öğretim üyeleri ve yöneticilerin derslerine giriyor; ama ücretini başkası alıyor, onlar adına akademik çalışma yapıyor; ama ismi yazılmıyor, özel işlerinde kullanılıyor veya çanta taşıtılıyor. İnformel cezaların öğretim elemanı üzerindeki fiziksel ve psikolojik etkileri de doktora tezinde araştırıldı. Buna göre cezaya maruz kalan akademisyenlerde kronik uyku bozukluğu, kronik yorgunluk sendromu, aşırı kilo alma veya verme, boyun ve sırt ağrıları, kalp ritim bozukluğu, ağız kuruluğu, sersemlik hissi, kontrolünü yitirme korkusu, titreme ve seğirmeler, nefes almada zorluk, alerjik reaksiyonlar, baş ağrısı veya migren, kaşıntı ve döküntüler, saçlarda beyazlaşma veya dökülme gibi fiziksel etkiler görüldü. Cezaların en önemli psikolojik etkisi ise stres, mutsuzluk ve hüzün olarak ortaya çıktı.

ZAMAN
08.Ekim.2007 03:00:22


(Visited 3 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 11.10.2007 tarihinde M.Karaman tarafından, EÄŸitim Haberleri, GeliÅŸmeler, Sorunlar ve Sınavlar bölümünde paylaşılmıştır ve 267 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 0 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Bilimsel Araştırmadan Acı Gerçek orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleAzimden Sonra Tevekkül | Mehmet Akif Ersoy Sonraki MakaleAnnenin GözyaÅŸları

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz