Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Bel Fıtığı Nedir? | Bel Fıtığı Nasıl oluşur? Belirtiler Ve Tedavisi Nedir? Cerrahi Tedavi Nasıl Olur?


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 12.01.2008 tarihinde Hale tarafından, Hastalık Tanımları, Belirtileri, Tedavileri bölümünde paylaşılmıştır ve 24568 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


BEL FITIÄžI

Belimizde 5 adet omur kemiği vardır. Bu kemikler arasında da disk adı verilen kıkırdaklar bulunur. Disk, özel bir bağ dokusu organıdır ve omurganın dayanıklılığına, hareketliliğine ve zorlamalara karşı dirençli olmasına, omurgaya uygulanan şok şeklindeki darbelerin emilmesine ve kuvvetin çevre dokulara dengeli bir şekilde dağılmasına hizmet eder.


Bel fıtığı, beldeki omur kemikleri arasında bulunan ve adeta bir amortisör gibi görev yapan bu disklerin fıtıklaşması sonucu ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Disklerin iç kısmında nükleus pulpozus denen jöle kıvamında yumuşak bir bölüm, bunun dışında anulus fibrozus adı verilen daha sert bir fibröz tabaka, omur kemiklerine bakan yüzlerde ise her iki tarafta son-plak olarak adlandırılan kıkırdak yapılar vardır. Dıştaki tabakanın anatomik bütünlüğünün bozularak içerideki yumuşak kısmın dışarıya doğru taşmasına fıtıklaşma denir. Fıtıklaşan yani dışarıya doğru taşan disk, omurilik kanalı (spinal kanal) içinden veya kendisinin arka-yan tarafından geçmekte olan sinirleri sıkıştırır ve hastalık böylelikle kendisini belli eder .

Ayrıca fıtıklaşmış diskten ortama salınan bazı kimyasal maddeler de sinir köklerini etkileyerek ağrıya neden olurlar.
Ağır bir yükü kaldırmak veya ters bir hareket yapmak gibi pekçok dış faktörün yanında kişiye ait faktörler de bel fıtığının oluşmasında önemli rol oynarlar. Çünkü öyle insan vardır ki 120 kg. kaldırır, hiçbir şey olmaz; öylesi de vardır ki 5 kg. kaldırır, bel fıtığı olur.


Nasıl oluşur?

KiÅŸiye ait faktörlerin başında omur kemikleri arasında bulunan ve disk adı verilen kıkırdaklardaki dejenerasyon gelir. Kâinatta hiçbir ÅŸeyin tesadüfe bırakılmamış olması gibi diskin beslenmesi de belirli bir plan ve program dahilinde gerçekleÅŸmektedir. Belirli maddeler diskin belirli yerlerinden geçmektedir. Ancak yaÅŸ ilerledikçe diski besleyen damarlar da azalır ve yaklaşık sekiz yaşından sonra hiç görülmezler. Bu yaÅŸtan sonra diskin beslenmesi diffüzyonla olur. Disklerin ihtiva ettiÄŸi su oranı da çocuk yaÅŸtan itibaren yavaÅŸ yavaÅŸ azalmaya baÅŸlar. Bir ceninin diskinde su oranı % 90 iken, çocuklarda bu oran % 80’e, yetiÅŸkinlerde ise % 50-60’a düşer. Neticede disk de giderek küçülür ve yüksekliÄŸi azalır. Buna disklerdeki beslenme bozukluÄŸu ve mikro seviyedeki deÄŸiÅŸiklikler ile kimyasal deÄŸiÅŸiklikler ve disk üzerine uygulanan mekanik kuvvetlerin yaptığı dejenerasyon eÅŸlik eder. Diske giren oksijen ve besin miktarı giderek azalırken metabolizma artıklarının atılması zorlaşır. Disk zamanla elastikiyetini yitirir, artık kuvvet aktarma ve kuvveti çevre dokularda dengeli bir ÅŸekilde yayma görevini yapamaz olur. Diskin içinde bulunan ve tamir görevi üstlenen destek hücrelerinin sayısı da yaÅŸ ilerledikçe azalır. Tamir olayı zayıflar. Mikro düzeyde bulunan çatlaklar üzerine aşırı yük binince veya kiÅŸi yanlış bir hareket yaptığında diskin içindeki yumuÅŸak kısım etrafındaki kapsülü kolayca yırtarak dışarıya doÄŸru çıkar ve bel fıtığı oluÅŸur. Yani zemin hazır hale geldikten sonra bardağı taşıran son bir damla gerekmektedir ki bu, hafif bir cismi kaldırmak veya sadece öksürmek de olabilir.

Bazı ailelerin tüm fertlerinde kıkırdak yapıdaki dejenerasyon nisbeten daha erken yaşlarda olmakta, dolayısıyla daha sık ve kolay bel fıtığına yakalanmaktadırlar. Öyle aileler vardır ki, dede, baba ve çeşitli yakın akrabaları bel fıtığından ameliyat etmişizdir. Yani kıkırdak yapıdaki dejenerasyonun genetik yönünün olduğu da söylenebilir.

Damarlardaki hastalıklar, şeker hastalığı ve sigara kullanımı, diske gelen kan akımının miktar ve kalitesini, dolayısıyla onun beslenmesini olumsuz yönde etkileyerek dejenerasyonu hızlandırırlar.

Bel fıtığının oluşumunda rol oynayan dış faktörlerin başında günlük aktiviteler esnasında ortaya konan bilinçsiz hareketler gelmektedir. Eğilerek veya uzanarak bir yük kaldırdığımızda belde bulunan diskler üzerine binen yük simetrik değil, asimetrik
olmaktadır.

Belirtileri:


Bel ve bacak ağrısı en belirgin şikâyettir. Fakat bazen bel veya bacak ağrısından sadece biri de bulunabilir. Hareket kısıtlılığı, topallayarak yürüme, vücudun bir tarafa doğru çarpılması gözlemlenebilir. Ağrıyla birlikte bacaklarda uyuşma, karıncalanma, hastalık ilerledikçe kuvvet kaybı ve incelme (atrofi) görülebilir. Sinirlere genişçe basan fıtıklarda cinsel fonksiyonlar olumsuz etkilenebilir.

Bazen orta hattan omurilik kanalına doğru uzanarak sinirleri sıkıştıran büyük bel fıtıklarında ağrının yanında idrar ve büyük abdestini tutamama veya yapamama gibi rahatsızlıklar ile bacaklarda felce doğru gidiş, süvari yaması tarzında (oturak civarında) duyu kaybı ve cinsel fonksiyon bozuklukları ortaya çıkabilir. Bu klinik tabloya kauda ekuina sendromu adı verilir. Omurilik kanalı dar olan hastalarda küçük orta hat fıtıkları bile benzer şikayetlere yol açabilir. Hastalığın bu derecede ilerlemesine müsaade edilmemeli, zamanında müdahale ile uygun bir tedavi gerçekleştirilmelidir.
Bel fıtığında bel ve bacak ağrısı öksürmekle, yürümekle, iş yapmakla ve ayakta kalmakla artarken sert yatakta yatmakla azalabilir.

Tedavi:

Bel fıtığı rahatsızlığı bulunan bir kişide hastalığın safhası iyi bir muayene ve ileri tetkik metodları ile net olarak tesbit edildikten sonra tedaviye geçilir. Bundan sonra, pratik olması açısından, hastalar cerrahi müdahale gerekenler ve cerrahi müdahale gerekmeyenler diye iki büyük gruba ayrılabilirler. Bel fıtığı gelişiminin erken dönemlerinde konservatif tedavi adı verilen cerrahi dışı tedavi metodları uygulanır. Bu safhada hastaya bütün dünyada ağrı kesici, adale gevşetici ve antienflamatuar ilaçlar verilir. Sert yatak istirahati tavsiye edilir. Fizik tedavi yapılabilir. Lazer ile tedavi cihetine gidilebilir. Yine ciltten (perkütan) birtakım farklı girişimlerde bulunulabilir. Uygun dönemde egzersiz verilebilir. Gerekiyorsa psikoterapi yapılabilir.

Bel fıtığı tedavisini bir ekip işi olarak görmekte yarar vardır. Nöroşirürji (beyin-omurilik-sinir cerrahisi), nöroloji, anestezi, fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı doktorlar ile diyetisyen, psikolog, hemşire ve fizyoterapistler bu ekibin içinde yer almalıdır. Gerektiğinde diğer bazı branşlardaki uzman doktorların görüşlerine de müracaat edilmelidir.
Bu ekibin elinde bir fizik tedavi ünitesi ve bu ünitede traksiyon (programlanabilir hafızalı otomatik cihaz ile bel çekme) dahil lüzumlu bütün araç gereçler hazır bulunmalıdır.

Bu prensipler ışığında modern imkânlar kullanılarak hastaların büyük bir kısmı ameliyat harici metodlarla tedavi edilebilir. Prensip olarak cerrahi müdahale son çaredir. Ancak hastalık ilerlemiş ve yapılan muayenede bazı şartlar teşekkül etmiş ise o zaman ameliyat kararı verilir. Bu kararı verirken cerraha bilgisayarlı tomografi veya manyetik rezonans görüntüleme metodu büyük oranda yardımcı olur.

Cerrahi Tedavi:

Nöroşirürji uzmanı doktor kesin olarak ameliyata karar vermiş ise, artık ameliyatı geciktirmemek gerekir. Çünkü gecikme neticesinde, hele kanal da darsa bazen felce kadar giden telafisi imkânsız problemler ortaya çıkabilmektedir. Buna karşılık zamanında yapılan, uygun ve yeterli bir cerrahi müdahale hastayı ömür boyu rahat ettirebilmektedir.

Mutlak surette ameliyat gereken hastalarda operasyonun hiçbir safhasında dokulara çıplak gözle müdahale etmeyip, ciltten itibaren görüntüyü büyüten mikroteknik ile çalışmakta yarar vardır. Çünkü binlerce yıl evvel Hipokrat tarafından söylenmiÅŸ bir tedavi prensibi olan “Öncelikle hastaya zarar vermeyiniz” sözü bugün de geçerlidir. Bel fıtığı operasyonlarında dar ve derin bir sahada, üstelik sinir kökleri gibi çok hassas yapıların çevresinde cerrahi giriÅŸim sürdürüldüğü için görüntüyü büyüterek çalışmanın yanında sahanın iyi aydınlatılması da önem arzeder. Bunun için ekibin lideri olan cerrah önceden bütün tedbirleri almalıdır.

Böyle olunca sinir elemanları ve çevre dokular görüntü alanına büyütülmüş ve mükemmel bir şekilde aydınlatılmış olarak gelmekte, ciltten itibaren kontrollü gidildiği için lüzumsuz kanamalar olmamakta, daha emniyetli, temiz ve estetik, dokuları daha iyi koruyan, hatta ameliyat sonrası dönemde dikiş aldırmaya dahi gerek kalmayan, hasta için kolaylıklar arzeden bir cerrahi ortaya çıkmaktadır. Böyle bir cerrahi girişim sonrasında hastaların günlük normal aktivitelerine kavuşmaları da daha kısa sürede olmaktadır.

Ameliyatın, senelerce beraber çalışmış ve spinal cerrahi konusunda spesifik hale gelmiş tecrübeli bir cerrah, asistan doktor, anestezi uzmanı doktor, hemşire ve teknisyenden oluşan aynı ekip tarafından yapılmasında büyük yarar vardır. Çünkü binlerce ameliyat tecrübesini beraberce yaşayan deneyimli ekiplerde muazzam bir uyum ve tecrübe birikimi ortaya çıkmaktadır. Bu da elde edilen yüz güldürücü sonuçlara yansımaktadır. Hatta asistansta bile uzman doktor tercih edilmelidir.

Ameliyat esnasında hasta normalde yüzükoyun yatmış (prone) pozisyonda bulunmaktadır. Ancak bazı hastalar vardır ki çeşitli nedenlerden dolayı bu pozisyonda yatamayacak durumdadırlar. Böyle hastaların operasyonları yan yatar pozisyonda gerçekleştirilmektedir.

Cerrahinin gayesi, sinir elemanları üzerindeki basıyı ortadan kaldırmak, hastanın şikâyetlerini gidermek ve düşmüş olan hayat kalitesini yükseltmektir.

Bugüne kadar ciltten müdahale şeklinde (perkütan) farklı pekçok metod denenmiştir. Değişik metodlar üzerinde de halen çalışılmaktadır. Bu tarz yaklaşımlar konusunda önümüzdeki yıllarda önemli gelişmeler beklenmektedir.

Disk, endoskopik teknikle de boşaltılabilmektedir. Ayrıca mikrocerrahi teknik ile endoskopik tekniği birleştiren mikroendoskopik teknik de giderek daha yaygın olarak kullanılmaktadır.

(Visited 39 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 12.01.2008 tarihinde Hale tarafından, Hastalık Tanımları, Belirtileri, Tedavileri bölümünde paylaşılmıştır ve 24568 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 11 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Bel Fıtığı Nedir? | Bel Fıtığı Nasıl oluşur? Belirtiler Ve Tedavisi Nedir? Cerrahi Tedavi Nasıl Olur? orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleI believe that mankind got along just fine for ages just using Sonraki Makale[Ä°lk Yardım] Parmak Sıkışması ve Ezilmesi Durumunda Yapılması Gereken Tıbbi Müdahaleler

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz