Bilgi Bankamız 62 Kategoride, 9052 Makale ve Konu Anlatımı içermektedir. Son Güncelleme: 27.01.2020 06:06

Atatürk Ve Akılcılık | Atatürk’ ün Akılcılığa VerdiÄŸi Önem


İçerik Hakkında Bilgi

  • Bu içerik 03.09.2008 tarihinde Hale tarafından, ATATÃœRK'ün Hayatı ve Hakkında Yazılanlar bölümünde paylaşılmıştır ve 15283 kez okunmuştur.
    Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

İçerik ve Kategori Araçları


Atatürk Ve Akılcılık

Atatürk’ ün Akılcılığa VerdiÄŸi Önem


Akılcılık, insanın aklı ile gerçekleri anlama yeteneğine inanmak anlamına gelir.

Atatürkçülük; kişilerin, kuruluşların, devletin kendi fonksiyonlarını gerçekleştirmede akılcılığı, amaca ulaşmayı sağlayacak araçlardan başlıcası olarak kabul eder.


Atatürkçülüğün en önemli özelliği, akılcı ve bilimci bir davranış ve zihniyeti yansıtmasıdır. Bunun anlamı ise milli, milletlerarası sorunlara duygusal ve dogmatik açıdan , peşin hüküm ve kalıplarla değil, akılcı, bilimci ve pragmatik bir yaklaşımla eğilmektir. Genel olarak bu yaklaşımlarda insanlığın karşılaştığın her türlü sorunlara çare bulmak için , durum ve şartlar her çareye başvurularak incelenip gözden geçirilir,gerçeklere ve ihtiyaçlara uygun tartışma ve muhakeme sonunda bir karara varılarak uygulamaya başlanır. Burada egemen olan unsurlar mantık ve akıldır.

Akılcılık , insanların doğru karara varması ve başarılı uygulamalar yapması için sağlam fikirlere sahip olmalarını ister. Fikirler anlamsız ,mantıksız, boş sözlerle dolu olursa , o fikirler hastalıklıdır. Aynı şekilde sosyal hayat akıl ve mantıktan uzak , faydasız , zararlı ve birtakım inançlar ve geleneklerle dolu olursa felce uğrar. Ayrıca toplumu harekete geçiren bir liderin düşünceleri görüşleri bütün bireylerin yaşama ilkesine uygunsa , bütün bireylere mutluluk sağlayacak nitelikteyse, onları aydınlatabilecek durumdaysa sürükleyici olur. Atatürkçülüğün gerçekleştirdiği bütün eserlerin temelinde sağlam düşünce , akıl ve hareket vardır.

Atatürk ; Akıl ve mantığın çözümleyemeyeceği mesele yoktur.
diyerek bunu vurgulamıştır. Atatürkçülük’te “Bu dünyada herÅŸey insan kafasından çıkar. Bir insan başının ifade etmeyeceÄŸi hiçbir ÅŸeyi düşünemiyorum “ ifadesi ile akılcılığın sorunları çözmede daima baÅŸarıyla uygulanabileceÄŸi ifade edilmektedir.

Atatürkçülüğe göre akılcılıkta İnsanların hayatına, faaliyetine egemen olan kuvvet, yaratma ve icat yeteneğidir. Bütün ilim adamları, sorunların tespit ve çözümlenmesine uğraşanlar , bütün fertler, bilimsel yöntemlerle inceleme yapanlar yaratıcı bir biçimde düşünmezlerse, gerçek, müsbet anlamda bilimsel yöntemi kullanmamış olurlar. Dikkatli, her konuyu inceleyen, araştıran bilimsel araştırma ve problem çözme yöntemi akılcı yöntemlerdir.

Atatürkçülük’ te akılcılık, terbiye edilmiÅŸ insan zekası ile bilim ve teknoloji bir bütün olarak ele alır. Zekanın terbiyesi kültür ile mümkündür. Atatürk “Bizim akıl , mantık, zeka ile hareket etmek en belirgin özelliÄŸimizdir. Bütün hayatımızı dolduran olaylar bu gerçeÄŸin delilidirler” diyerek Türkiye Cumhuriyeti’nin meydana getirilmesinde yapılan her aÅŸamada akılcılığın nasıl kullanıldığını dile getirmiÅŸtir.

Atatürkçülükte akılcılık, insan ilişkilerinde ve faaliyetlerinde kullanılmaktadır. Atatürkçülük ; akılcılığa ,bilim ve teknolojiye dayanarak ,Türk Devleti hayatını , eğitim sistemini, fikir hayatını, ekonomik hayatı ve bunların değerlerini, hedeflerini, toplumsal ve hukuksal yapısını, yönetim esaslarını tespit etmiştir. Bütün faaliyetlerin başlangıç noktası, konulara akılcı bir yoldan yaklaşmak olmuştur.

Atatürk eÄŸitim müesseselerinde “Kitapların cansız teorileriyle karşı karşıya gelen genç beyinler öğrendikleriyle memleketin gerçek durum ve çıkarları arasında iliÅŸki kuramıyorlar. Yazarların ve teorisyenlerin tek taraflı dinleyicisi durumunda kalan Türkiye’nin çocukları hayata atıldıkları zaman bu iliÅŸkisizlik uyumsuzluk yüzünden tenkitçi, karamsar, milli ÅŸuur ve düzene uyumsuz kitleler meydana getirirler” sözü ile fikri geliÅŸmenin tesisinde de akılcılığın, gerçekçilik, yapıcılık ve maddi sonuçlar almak olduÄŸunu açıklamıştır.

Atatürkçülükte akılcılık ,güncel problemlerin çözümlenmesi için gayret sarfedilmesini , ileriye dönük ,araÅŸtırmalar içinde bulunulmasını ve muhtemel geliÅŸmelere ait doÄŸru yorumların yapılmasını da kapsamaktadır.bu yönden ileri görüşlü ,geleceÄŸe yönelik ,inkılapçı olmak Atatürk akılcılığının bir gereÄŸidir. Bir milletin saÄŸlıklı bir ÅŸekilde yaÅŸaması ve refah seviyesini daima yükseltmesi o milleti oluÅŸturan kiÅŸilerin akıl gücü ve akılcılığı kullanmaları ile doÄŸrudan iliÅŸkilidir. Atatürkçülükte kiÅŸilerin bilgili kılınmasıyla milletin saÄŸlamlığı gerçekleÅŸir. ” KiÅŸiler düşünür olmadıkça , hangi haklara sahip olduÄŸunu anlamadıkça ,kitleler istenilen yöne, herkes tarafından iyi veya kötü yöne yöneltilebilirler. Kendini kurtarabilmek için her kiÅŸinin geleceÄŸi ile bizzat ilgilenmesi lazımdır. AÅŸağıdan yukarıya, temelden çatıya doÄŸru yükselen böyle bir müessese elbette saÄŸlam olur. Şüphe yok, her iÅŸin baÅŸlangıcında aÅŸağıdan yukarıya doÄŸru olmaktan ziyade, yukarıdan aÅŸağı olması zorunluluÄŸu vardır” Atatürk’ün bu sözlerinde, ülkemizin bu güne kadar maruz kaldığı iç tehlikelerde bilinçsiz, inançsız kiÅŸilerin oynadığı rolü görmek mümkün olduÄŸu kadar, ülkede birlik ve bütünlüğün saÄŸlanmasında ve iç tehlikelerin önlenmesinde güçlü, saÄŸlam ve akılcı bir devlet otoritesinin ne kadar gerekli olduÄŸunu görmek mümkündür.


Akılcılık , faaliyetlerin düzenlenmesinde , sorunların tespit ve çözülmesinde kullanılan yöntemleri ve yöntemleri kullanan kişileri kapsamına alır. Bunlardan yalnız birinin akılcı olması sonuç olmaz. Akılcılıkta karara varmada kullanılan bilgiler ve yöntemler gerçeklere uymalı ve bilimsel olmalıdır.

Akılcılık , kişilere sorumluluklar verilmesini , vazifelerini yaptıklarından ve yapamadıklarından sorumlu olmalarını ve sorumluluktan korkmamalarını öngörür. Başarı için , vazifelilerin girişimlerde bulunmaları , bu girişimlerden korkmamaları, tek endişelerini yaptıkları icraatın isabetli olup olmadığı teşkil etmelidir.

Akılcılık, kişilerin ; çıkarlarından, bencil emellerinden sıyrılmış, aklında, kanında, vicdanında cevher olan, canlı ve alevli ideallere sahip olmalarını öngörür.

Atatürk , geleceÄŸin Türkiye’sini ve onun Cumhuriyetini saÄŸlam temellere oturtmak ve daima ileriye , yeniye ve güzele gidiÅŸini saÄŸlamak için akıl ve mantık kuralları çerçevesinde hareket etmiÅŸ , baÄŸnazlığa ,yobazlığa , boÅŸ inançlara , diÄŸer bir deyiÅŸ ile akıldışıcılığa karşı çıkarak , bugünkü çaÄŸdaÅŸ Türkiye’nin kurulmasını ve geliÅŸmesini saÄŸlamıştır.

Sonuç olarak ; Atatürk ” Ben manevi miras olarak hiçbir âyet , hiçbir doÄŸma , hiçbir donmuÅŸ ve kalıplaÅŸmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Benim Türk Milleti için yapmak istediklerim ve baÅŸarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra ,beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver ( eksen ) üzerinde akıl ve ilmin rehberliÄŸini kabul ederlerse , manevi mirasçılarım olurlar” demek suretiyle ilme ve akla verdiÄŸi önemi bir kere daha vurgulamıştır.

(Visited 29 times, 1 visits today)


Kaynak: Kadim Dostlar ™ Forum

Bu içerik 03.09.2008 tarihinde Hale tarafından, ATATÃœRK'ün Hayatı ve Hakkında Yazılanlar bölümünde paylaşılmıştır ve 15283 kez okunmuştur. Bu içeriğin devamında incelemek isteyebileceğiniz 0 adet mesaj daha bulunmaktadır.

Atatürk Ve Akılcılık | Atatürk\' ün Akılcılığa Verdiği Önem orjinal içeriğine ulaşmak için tıklayın ...

Önceki MakaleNazım Hikmet’ten Çizgi Filmler! | Yapı Kredi Yayınları’ndan Çıkan Nâzım Hikmet’ten Çizgi Filmler Sonraki MakaleTürk Boyları - Kıpçaklar – Kumanlar | İÖ 1. Bin Yılda Orta Asya Kroniklerinde Söz Edilen Eski Türk Halklarından Biri – Kıpçak Grubu - ..

Bu Makaleyle İlgili Fikirlerinizi ve Görüşlerinizi Diğer Ziyaretçilerle Paylaşabilirsiniz